KARANLIKTA HIÇ BIR SEY KALMASIN!
Yeni Nüklear Silahlara HAYIR... Yeni Nükleer Hedeflere HAYIR... Nükleer Savas Için Yeni Gerekçelere HAYIR... Nükleer Testlere HAYIR...
Yildiz Savaslarina HAYIR... Uzayin Silahlandirilmasina HAYIR...
Her Çesit Silah Üretimine, Savas ve Savas Kültürüne HAYIR...
Yeryüzümüz henüz bir tane... Onu tahriplerimiz sonucu yok edersek, baska nereye gidecegiz?

Miami'li Bir Türk Turistin Fotograflarla Istanbul Izlenimleri...


Sevgili Gezegendaslarim:


Turkiye seyahatimden nasil duygularla ve izlenimlerle geldigimi kisaca sizlerle paylasmak istiyorum. Neler iyiydi? Neler degismek istiyordu? madde madde seklinde yaziyorum.



Fotogfaflar ve Izlenim: Ali SARIKAYA


Iyi olan ilk
On:

1- Ruyamda gorsem inanamayacagim bir sey. Kaldigim 3 hafta icerisinde Istanbul'un hemen heryerinde bulundum. Sokakta hic bir erkek; bayanlara laf atmadi, elle sarkintilik etmediler. Nasil degistiler; (onca negatif yasam kosullarina ragmen) anlamis degilim. Ama  inan hic kimseyi gormedim ki, sokakta eskisinden daha acik kiyafetlerle gezen bayanlara laf atsin veya yiyecek gibi! baksin. Turkiye'deki arkadaslarima bu gozlemimi aktardigimda, o ana kadar bu konuyu dusunmediklerini ama ben soyleyince; farkina varip bana hak vermelerine de sasirdim.

2- Istanbul eskiye oranla %100 daha temiz ve duzenli. Ozellikle biz turistler! icin yapilanma girisimleri oldukca basarili bana gore. Daha bir sakinlik (hala kalabalik ama) ve temizlik, kesinlikle cok belirgin.

3- Milli Futbol takimin mucizevi basarisini kutlayan insan sayisi cok cok yuksekti. Boyle basarilarla Turk bayragi senligi yasaniyor Turkiye'de. Bana gore sansa gelinmis olunsa da bu dereceye cok cok iyi oldu, hani bir ihtiyac vardi ki anlatamam. Birseyeler sevinmeyi ozlemis, halay cekmeyi, birbirine sarilmayi hatta gozyasini sevinc adina akitmayi ozlemis bir toplum vardi, iste o onbir her sahaya ciktiginda. Hani bukadar baraiyi elde etmemis olsaydi ne olurdu? Hic bir sey olmazdi. Bir iki kose yazari elestiri yazar sonra da unutulurdu. Simdi bazi kose yazarlari Brezilya'yi yenseydik kesin sampiyonduk dediler, bazilari da aslinda yenecek gucteyiz dediler. Evet ya bir kendine guven ve hazimsama var oldu. Yani hadi aslanlarim yerine biz aslaniz zaten denilmeye baslandi.

4- iki trafik kazasi gordum (hafif caplarda olanlardan), isin ilginc ve guzel tarafi suruculer kavga etmiyorlardi.

5- Basortusu, kara pece, sarikli kisilerin azalmis olmasi bir baska dikkatimi ceken nokta-ki, bu noktayi cok ama cok sevdim.

6- Sigaraya karsi kampanyalar sure giderken sanki birazcik da olsa ise yariyor gibi dusundurdu bana;

7- Matro, harika bir kisa sey. Cok yuruyerek veya yuruyen merdivenler kullanarak ulasabiliniyor trenlere ama bu temizlik sanki daha dun acilmis gibi dusunduruyor insana. Istasyonlardaki cop tenekelerinin kucuklugu ve sekilsizligi haric, cidden oldukca basarili. Henuz insanlar kullanmaya yeteri kadar alismis degil sanirim, onun icin de pek kalabalik degil.

Halbuki herseyden daha hizli. Her istasyona da bir kisilik verilmesi cok iyi fikirlerden bir digeri. Eskiyi sunus sekli turistik bir acidan oluyor, metropolitan bir sehir icin kesinlikle icinde olmasi gereken ozellikler bunlardir. Ulkelerin butun buyuk sehirleri, birbirine benzemeye baslamis diyebiliyorum. Paris, New York, Amsterdam, Istanbul ayni sekilde goruntuye sahipler bir diger acidan bakildiginda.

8- Mimari anlayisi degismis sanki. Almis basini camli binalar kaplamis Istanbul'un. Hani cogunlukla da fena olmamis yani. Bu sayede koyu lacivert kapli camlarin arkasinda sanki haril haril calisma varmis gibi hisettiriyor (gercekte boyle birsey yok). Istanbul'un denizden goruntusunde bir iki cirkin ve gereksiz gokdelen disinda digerlerinin olmasi, bence fena olmamis. Yani bana verdigi duygu aslinda "cok modern ve klasik ic ice yasiyoruz iste" gibi bir seydi. Ayrica saniyorum disardan cok modern gorunmesi de insanlarimizin uzerine sinmis. Bir bina varki hakikaten cok cok kotu. Tepesi eski Misir mezarlarina kesinlikle benziyor, hangi mimar bu cirkinligi yapabilirdi Istanbula anlamis degilim, o zaman bunu yapan mimar kesin Turk degil ve Turkiye hakkinda birsey bilmiyormus diyorum. Cami minareleri goge dogru uzanirken, artik yalniz degiller.

9- Gelelim degisikliklerin en onemlisine; Artik memleketimde sosyal guvencenin bir gidimi var diyebiliriz. Is yerinden cikartilan veya is yeri kapanmak zorunda kalan isciye alti ay gibi bir zaman icin asgari ucret odenmekteymis. Az ama nasil guzel bir gelisme degil mi? Yani su Avrupa Birligine mi tesekkur etmeli acaba? Onca yil onbinlerce insan yazdi, yurudu, konustu isyan etti ama yapmadilar, hatta bunlarin hepsini koministlikle suclayip hapislere attilar. Simdi o adina savaslar verilen Halk, avrupa birligine girme olasiligi yuzunden insan oldugunu hissediyor.

10- Anarsinin izleri kalkmis, cok guvenceli olmus bir Turkiye gordum de geldim sevgili gezegendasim. Gencler askere gitmekten korkmuyorlar artik ama bu sefer de askere gidilmeli mi? sorulariyla ugrasiyorlar. Tek korku deprem su durumda. Fakat inanir misin pek dusunen de yok depremi. hani depremde lazim olacak seyleri bulundurma gibi bir zahmete katlananlarin sayisi cok cok az. Deprem uzerine verilen kurslarin ve seminerlerin pek de ciddiye alindigini soylemiyorlar.



Iyi olmayan ilk 10

1-Issiz sayisini hicbir zaman bu kadar gormemistim kendi etrafimdaki arkadaslarimdan, cok cok uzuldum.  

2- Is yeri sahibi arkadaslarimin %99'u isyerlerini kapatmislar. Bazilarinin evden calistigini duydum yani, faturasiz kayitsiz.

Devlet herseye vergi koymus. Bankadaki hesabinin her oynayisinda binde bilmem kac, bilmeme ne vergisi adi altinda kesinti yapmaktaymis. Bir isyerinin donebilmesi icin gerekli herseye karsi vergilendirme koymus durumda. Ha bankalar batar veya onlara yardim edilir. Kucuk isyerlerinin sonunu getirmek uzereler, yani eli kulaginda.

3- Bir taksi soforu ile, onemli bir gazete yazari ayni dusunuyor ve hatta problemlerin nereden kaynaklandigini bilebiliyor artik.

Daha bir sakin toplumumuz var orda ama sanki derin dusunen toplum gibi geldi bana. Tamamina uyusturucu verilmis gibiydi nerdeyse. Bu agirbasliliginin olusmasi icin gerekli ortamin olmamasina ragmen boyle olmuslar. Artik ne bas kaldiran var ne de bas kaldirana bakan.

4- Minibus ve soforleri hic ama hic degismemisler. Sanki ulkede buyuk bir degisim vardi ve bu minibus suruculeri o degisim sirasinda munibuslerinin icinde kalmislar ve boylece hic nasibini almamislar gibime geldi. Sanirim onlar da duzeldiginde hic bir sorunumuz kalmayacak.

5- Gulmeyenler ulkesi Turkiye diye yeni bir slogan uretilmis. Neden mi? Cok neden var.

7- Green kartim oldugu icin Turkiye'ye giris ve cikista bugune kadar herhangi bir harac odemiyordum. Artik oyle degil Mayis 30 tarihinden itibaren hala vergi toplamayi bilemeyen;devlet ona buna harac koymakla kurataracagini saniyor. Memleketimden cikisa odedigim cikis ucreti 75 milyondur. bunu o gunku kurdan carparak kac dolar edecegi bulunabilir, benimki 47 dolar tutumustu.

8- Sehirlerarasi yolcu otobuslerinin ic servislerindeki gelisme suruyor fakat, kahve alacak birisinin kaynar suyla haslanma riskini de goze almasi gerekiyor.

9- Tiyatro ve bir cok sanat dali olumle yuz yuze. Ekonomik bunalim en basta sanatcilari etkilemis durumda. Daha onceleri bir oyun bir ay devam ederken, simdi uc gunu bulursa basarili oluyor. Ekonomik sikintidan midir veya kisilikten midir bilinmez, is adamlarina ozenen bazi sanatcilar; alip alip da, aldigini vermemekle gecinip gidiyorlar, tabii bunlarin basinda tiyatronun en onemli isimlerinden Zeliha Berksoy gelince vah haline diyor insan.

10- Umutsuzluk cok kotu. "Bu ulke kurtulur mu?" diye sordugum hic kimseden en ufak bir olumlu cevap alamadim. Umut vereyim istedim, hani disardan o kadar kotu gorunmuyor diye. "Bana abi ne iyi etmissin de gitmissin, sakin donmeyi dusunme" dediler. Dukkanin kapisinda oturan bir haliciya "isler nasil?" diye sordum. "Sokaga bak nasil oldugumu sen soyle" dedi.

Bos sokaklari gosteriyordu bana.

Uc sene sonra; asiri ozlemden kaynaklanan bir kisa ziyarete gitmistim Turkiyeme. Ailem iyi, kardeslerim iyi, yeni dogmus bir yegenim adi Ulas, ilk defa karsilastik.


Biraz Turkiye fotograflari gonderiyorum disardan...



Sevgilerimle Gezegendaslarim...
Ali SARIKAYA

Temmuz 2002

 

   
Bu sayi Nükleer Tehlike'ye karsi ortak bir bilinc olusturmaya ve de
Amerika'da "
Islam"a karsi olusmus onyargilarin azaltilmasina ithaf edilmistir.
ISIK BINYILI e-dergisi - The Light Millennium, Inc., bunyesinde
kamu yararina yayinclik ilkesiyle 17 Temmuz 2001 tarihinde
New York'ta kuruldu.

Kurucu Baskan: Bircan Ünver

ISIK BINYILI: AMAC

"ISIK BINYILI'NIN OZ'Ü SIZLERSINIZ..."
Global Baris Hareketine EVET, Birbirimizi Anlamaya ve Sevmeye EVET, Yüce Insanlik Için EVET, Biricik Yeryüzünü Korumaya EVET,
Daha Iyi Yarinlar Için Büyük Düslere EVET, Global Pozitif Bir Enerjinin Olusmasina EVET, Global Seffaflikla Iç Dünyamiz ve Düsüncelerimizi Aydinlatmaya EVET...
ISIK BINYILI ile ilgili medya bülteni ve kültürel etkinliklerle ilgili duyurulari almak istiyorsaniz,
lütfen bize yaziniz . Iletisim> contact@lightmillennium.org

Yazili ve gorsel ürünlerinizi YAYIN ILKELERIMIZ çerçevesinde,
yayinlanmak üzere dilediginiz zaman gonderebilirsiniz...
ILETISIM

TÜRKÇE
ANASAYFA

YAYIN
ILKELERI

@ ISIK BINYILI e-dergisi Bircan ÜNVER tarafindan tasarlanmis ve üretilmistir.
9ncu Sayi. Yaz - 2002, New York.
URL: http://www.lightmillennium.org
ISIK BINYILI platformunun düsünsel ürünlerinizle devamini sagladiginiz ve ziyaretiniz için çok tesekkur ediyoruz.
ISIK BINYILI, Mac platformunda uretilmistir.