KARANLIKTA HIÇ BIR SEY KALMASIN!
Yeni Nüklear Silahlara HAYIR... Yeni Nükleer Hedeflere HAYIR... Nükleer Savas Için Yeni Gerekçelere HAYIR... Nükleer Testlere HAYIR...
Yildiz Savaslarina HAYIR... Uzayin Silahlandirilmasina HAYIR...
Her Çesit Silah Üretimine, Savas ve Savas Kültürüne HAYIR...
Yeryüzümüz henüz bir tane... Onu tahriplerimiz sonucu yok edersek, baska nereye gidecegiz?

Balkan, I.Dünya ve
Kurtulus Savaslarinda Türk Kadini


Hazirlayan : Aynur Durmus (M.Sc.)


1999 yilinda saglik nedeni ile gittigim Moskova'da 11 ay kaldim. Çok ilginç bulduklarim, hayran kaldiklarim yaninda, içimi acitan gözlemlerim de oldu.

Bir gün bir yemekte; tanidigim üç Türk erkegiyle sohbet ederken, israr ve hayranlikla, Rus kadinlarinin savastan çok zarar gördüklerini, erkeklerini kaybettiklerini, çok zor hayat yasadiklarini v.s. bana empoze etmeye
çalistiklarini gözlemledim. Bu sohbeti yaparken içimin acidigini söyleyecegim. Bu sohbette iki sey gördüm.... Birincisi yakin tarihimizi bilmiyorlardi. Bizim kadinlarimiz, savaslardan, onlardan daha az etkilenmediler. Bizim Atatürk gibi, Inönü gibi basiretli devlet adamlarimiz sayesinde 'çocuklar seker yiyemediler ama babasiz da kalmadilar!' O dönemlerin fon olarak anlatildigi romanlari dahi okumamis (özellikle “Çalikusu” Resat Nuri Güntekin, “Sinekli Bakkal” Halide Edip Adivar, “Mevhibe” Gülsüm Bilgehan “Bir Türk Ailesinin Hikayesi” (Nihat Onga) adli kitaplarda öyle güzel islenmistir ki), kadinlarimizin onurlu davranislarini, kahramanliklarini ögrenmemis, bilmeyen ya da bilmek istemeyen ve burada Rus kadini ile hayatini paylasan Türk erkeklerinin bilmedigi yakin tarihimizdeki kadinlarimizin kahramanliklarinin, Kurtulus Savasini kazanmamizdaki rolünün bir kez daha irdelenmesi gerektigi düsüncesiyle bu çalisma yapilmistir.

1877-1878 Türk-Rus Savasi esnasinda, Nene Hatun’un Erzurum’daki Aziziye Tabyasi’na hücumu olayindan sonra, Istiklal Savasimiza kadinlarimizin yaygin bir biçimde katildigini görmekteyiz.

Türk kadini uzun yillar devam eden savasin acisini her zaman yüreginde hissetmistir. Önce Balkan savasinda ve daha sonra da I.Dünya Savasi’nda binlerce insanimiz sehit düsmüstür. Kadinlar; eslerini, kardeslerini, ogullarini, babalarini veya hiç degilse yakinlarindan birisini kaybetmislerdir. Bundan dolayi her evde büyük bir üzüntü yasanmistir. [1]

1919 da baslayan Milli Mücadelemizde; kadinlarimizin nasil canla basla savastiklari, kan döktükleri, nasil gazi ve sehit olduklari tarih kitaplarinda yazilidir. Yapilanlarin hepsi gönüllü hizmetlerdir ve büyüklügü ve degeri de, bu “gönüllülük”te saklidir.

I.Mesrutiyet döneminden gelen Türk kadinlarinin hareketli çalismalari; kendini, Imparatorlugun yikilis döneminde de göstermistir. Bati’lilarin oyunlarini ve yikilisi görerek ülkeye sahip çikmaya çalismislar, anlamli ve heyecanli konusmalarla halki harekete geçirmislerdir.

Birinci Dünya Savasi’nda yenilgiye ugrayan, topraklarinin büyük bir çogunlugunu kaybeden Osmanli Imparatorlugu ile birlikte kendi iktidarini da kaybeden Sultan hükümeti, düsmana karsi koymaktan vazgeçti.. Bu yenilgiyi gören Genç Türk Hükümeti, savasin sonuna birkaç gün kala istifa etti ve yönetimi ele aldi. Yönetimi ele alan yeni Hükümet, savasi devam ettirecek durumda olmadigindan düsmanla müzakere yolunu seçti ve  “Mondros Anlasmasi” imzalandi. Ne yazik kí, bu anlasma geregince hem galip devletler, hem de Yunanistan, Türk topraklarini isgale basladi..

Kurtulus Savasi’na , büyük bir devlet adami ve basarili kumandan oldugunu gösteren General Mustafa Kemal liderlik ediyordu. Gazi Mustafa Kemal, kadina, Türk ordusunun saflarinda yer açan ilk generaldir ve dehasi muhtesemdir. General Mustafa Kemal, savasi yönetirken gücünü “Türk Kadini ve Anasi”ndan almistir.

Düsmanla mücadele ve savasta bu kutsal görevi General Mustafa Kemal ve  Türk Halki üstlendi.. Ülkenin çesitli yerlerinde  çeteler kuruldu.  Zamanla istilacilari yok edecek düzenli birlikler haline geldi.

Kurtulus Savasi esnasinda kurulan çetelerden olusturulan müfrezeler, kurulduklari ilk günden kadinlarin yardimini hissetmeye basladilar. İngiliz, Fransiz ve Yunan isgalcilerine karsi savasan bu çetelerde, kadinlar da erkeklerle omuz omuza savastilar..

Türk Kadinlari gerçek bir güç olarak, kendilerini Genç Türkler Devrimi  döneminde göstermislerdir.. Bu devrime katilan kadinlar; esasinda Genç Türklerin esleri, kiz kardesleri, akrabalari idiler. Örgüt meselelerinde ve propagandada büyük basarilar gösteren bu kadinlar, gizli faaliyette bulunanlari saklamakta da yardimci olmuslardir. Fakat Türk kadinlarinin mücadeleye bütün olarak katilimlari ise Kurtulus Savasi esnasinda baslamistir.

Milli mücadele, Türk milleti için ölüm-kalim savasi idi. Bunun farkinda olan Türk kadinlari da Kurtulus Savasi ile çok yakindan ilgilendi ve cepheye katilmakta gecikmedi. Kahraman  Mehmetçikler yaninda “aysecikler” “fatmaciklar” da anilmaya baslandi.

İstanbul’daki gizli teskilat, temin ettigi cephe malzemelerini Anadolu yakasina kaçiriyor, oradan da hayvan ve insan sirtinda Anadolu’ya sevkediliyordu.

İste Türk Kadinlari, büyük top mermilerini sirtlarinda tasimak suretiyle de fedakarliklar göstermislerdir. (bu mermilerin 25 kilo civarinda oldugu bilinmektedir.)

Karamürsel-Ankara arasindaki yolda; gece-gündüz sirtinda mermi tasiyan kadinlarla, kagni arabalari, öküzü ölmüs ve onun yerine kendisi diger öküze es olarak kagniyi çeken kadinlarimizin kafileleriyle doluydu.

Türk Kadinlari, bir taraftan politik mitinglere ve protesto yürüyüslerine  bilfiil katilirlarken, bir taraftan da halki, isgal kuvvetlerine karsi harekete geçirmek için çalistilar.

15 Mayis 1919 da Izmir isgal edilince, bu isgali protesto için düzenlenen mitinge on binlerce kisi  katilmistir. Ve bu durum, Kurtulus hareketine karsi mücadelede yeni bir itici güç olmustur..

Izmir’deki mitingde genç bir yazar ve ögretmen de, konusmaci olarak, kürsüden “Simdi memleketimizi parçalanma bekliyor. Bugün İzmir, yarin Konya, bir müddet sonra Istanbul. Biz sesimizi bütün kainatin isitecegi kadar yüceltmeliyiz. Bunun için bütün halkimiz birlik halinde bulunmalidir”[2] diye seslenmistir. 16 Agustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal Pasa’ya telgraf çekerek gönüllü olmak istedigini bildiren, garp cephesine tayin edilen (18 Agustos 1921) ve cephedeki basarisindan ötürü Onbasi rütbesiyle mücadelede yer alan bu degerli yazar ve egitimci, sonralari eserleri Türk Klasikleri arasina giren ve o dönemi romanlarinda, Türk Kadinlarinin mücadelesine bizzat sahit olup savasin çesitli etaplarini bizzat yasayarak, kalem vasitasiyla  anlatarak Türk toplumuna asil hizmetini böyle sunan kahraman Türk kadini Halide Edip Adivar’dir.

Milli Mücadelemize, Istanbul’lu hanimlardan cepheye katilan ve silah kullanan Saime Hanim’dir. 15 Mayis 1919 da Kadiköy’de düzenlenen mitinge  katilan Saime Hanim da söz almis ve izleyenleri hayretler içinde birakmistir.  “Hiçbir zaman göz yaslariyla adalette muvaffak olunmaz. Zira bizim iniltimizi isitecek bir yürek yok! Teskilatlanarak müfrezeler tertip etmeli, faaliyette bulunmaliyiz” [3] diye seslenen Saime Hanim, mitingden sonra tutuklanmissa da, kaçarak Milli Mücadeleye katilmis, yaralanmis ve istiklal madalyasi almistir. (savastan sonra Edebiyat ögretmenligi yapmistir).

Atatürk’ün Samsun’a çiktigi gün Istanbul’da 50.000 kisinin katildigi Fatih Mitingi’nde  ilk sözü Halide Edip almis ve efsanelesmistir.

20 Mayis 1919 tarihinde Istanbul Üsküdar’da da bir miting düzenlenmistir. Bu mitingde söz alan Naciye Hanim isimli, basiretli bir Türk kadini, bu mücadelede erkeklere kadinlarin da yardim edecegi konusunda teminat vermistir.

Erzurum’da toplanan “Sark Vilayetleri Müdafaai Hukuk Cemiyeti”nin (Temmuz- Agustos, 1919) de etkisiyle kadinlar da protesto hareketine giristiler. Ayni yilin Kasim ayinda Erzurum Kiz Lisesi Müdiresi Faika Hakki, Muradiye Camii’inde toplanan kadinlara hitaben bir konusma yapmis ve Erzurumlu kadinlari etkin protestolarda bulunmaya çagirmistir. Faika Hanim’in teklifi ile, İstanbul’u isgal etmis olan İtilaf  Kuvvetleri temsilcilerine ve A.B.D. senatörlerine tepki telgraflari çekilmistir. [4] Bu tepki telgraflarinda ülkeyi isgal edenlerin rezaletleri ve zulümleri anlatilip, ülkeyi terk etmeleri istenmistir.

10 Aralik 1919 tarihinde Kastamonu’da yapilan bir miting digerlerinden farklilik göstermektedir. Bu mitingi düzenleyenler, konusmacilar ve dinleyiciler tümüyle hanimlardan olusmaktaydi. [5]

Yürekleri zaten yarali olan Kastamonu’lu kadinlar; isgal bölgelerindeki vahsetlerin çogalmasiyla daha çok üzülmüsler ve bu durumu protesto etmek için miting yapmaya karar vermislerdir. Bu kadinlar son derece bilinçli ve egitimli kadinlar, bu hareket ise ilk toplu kadin hareketidir ayni zamanda. Kurtulus Savasi’ni besleyen silah ve malzemelerin geçtigi yol olan Kastamonu’da, önce Kastamonu’lu kadinlar Kurtulus Savasi’nin yolunu açmislardir.

1919 yilinin  Eylül ayinda Sivas’ta toplanmis olan “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin savunmasina büyük destek veren Türk Kadinlari kendi kongrelerini  de yaptilar.

Kongre üyeleri Mondros Mütarekesi’nin sartlarinin müzakeresinden sonra, araçsiz olarak, memleketin savunmasina kadinlarin da katilmasi kararini aldilar. Yine bu kongrenin tesebbüsü ile Sivas’ta “Anadolu Kadinlari Müdafaai Vatan Cemiyeti”  kuruldu. Cemiyetin Kurulus gerekçelerinde söyle deniyordu “Millet ve vatanimizin zararini mucip olacak her tesebbüsü red ile erkeklerimizle beraber ve bütün varligimizla müdafaa olunacaktir.” [6]

“Anadolu Kadinlari Müdafaai Vatan Cemiyeti”nin kuruldugunu ve amacini ögrenen Mustafa Kemal asagidaki telgrafi cemiyete çekmistir.

  “Anadolu kadinlarinin vatan hizmetlerine devam isteklerini görmekle pek ziyade duygulandik. Takdirlerimizi ve mahsus tesekkürlerimizi arz eder ve kiymetli çalismalarinizda muvaffak olmaniza dualar ederek, hürmetlerimizi takdim eyleriz, efendim”

                                           Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti

                                                                    Heyeti Temsiliyesi namina

                                                                                M. Kemal” [7]

Sonralari kurulan “Kadin Halk Partisi” temelini bu cemiyetten almistir. TBMM’nin politikasini savunan bu partinin tüzügü, kadinlarla erkeklerin siyasi esitligini saglama ilkesi üzerine olusturulmustur. Kadin Halk Partisi,  kuruldugu günden itibaren büyük ilgi görmüs, 500 den fazla kadin da partiye üye olmustur.

16 Mart 1920’de Istanbul’un isgal edilmesiyle mitingler daha da artmis, Trakya ve  Anadolu’ya dalga dalga yayilmistir. En ücra yerlerde bile kadin-erkek katilimiyla ve bir çodunda kadinlarimizin görev almasiyla mitingler sürdürülmüs, isgal ve baskilar protesto edilmistir. 17 Mart 1920 de Erzurum, Çorum ve Kastamonu’da,  18 Mart 1920 de Balikesir ve Kastamonu’da,  19 Mart 1920 de Edirne ve Yozgat’ta, 20 Mart 1920 de Sinop, Tokat, Bitlis, Trabzon, Çine, Gümüshane, Kayseri Malatya ve Diyarbakir’da, 22 Mart 1920 de  Konya’da, 15 Mayis 1920 de ise Ankara’da büyük mitingler yapilmistir. Bu mitingler milli heyecan yaratilmasinda büyük etken olmustur.

Kastamonu mitinginde de kadinlarca çok atesli konusmalar yapilmis ve akabinde “Kadinlarin Hukuk Cemiyeti”  adli bir cemiyet kurulmustur. Bu cemiyetin amaci, halk arasinda mücadele sandigina para toplamakti. Cemiyet üyeleri, ayni zamanda bazi devlet adamlarinin eslerine basvurarak, onlari, kocalarini etkilemeye davet ettiler.

Halime Çavus ve Latife Hanim, Kastamonu’nun yetistirdigi Milli Mücadele kahramanlarindan ikisidir.

Savas alanlarinda, çetelerde, sirtinda tüfekle yüzlerce kadin vardi. Bir takim partizan müfrezelere kadinlar komutanlik ediyordu.. Onlarin savas esnasinda gösterdikleri cesaret, efsane gibi halk arasinda konusulmaya baslanmisti. Partizan Hatice hanimin söhreti kisa zamanda her tarafa yayildi.  Fransiz isgal ordusunun daglara çekilen koluna rehberlik  yapmayi üstlenen Hatice hanim, onlari partizanlara teslim etmis, gün isirken de, çemberi içine düstükleri çetenin komutaninin kendi kilavuzlari olan Hatice Hanim oldugunu gören isgalciler çok sasirmislardi. [8]

Bitlis defterdarinin hanimi olan Maras’li kahraman bir kadin; Maras’ta isgal kuvvetlerinin ve yerli ermenilerin, müslüman hanimlara tecavüz ve saldirilarina dayanamayarak ates açmis, aksama kadar çarpisarak 8 kisiyi öldürmüs, bir cok kisiyi yaralamis, aksam karanligindan yararlanarak erkek elbisesi ile Türk askerlerine katilmistir.

Rahmiye Hanim adli genç bir kadinin baslica görevi, kesif ve cephe gerisinde  kundakçilik yapmakti. Osmaniye yakinindaki demiryolu tünelini o patlatmisti. Tünelin imhasiyla, bölgedeki düsmanin cephane ikmali büyük sekteye ugramistir. Düsman ordusunun cephe gerisinden, düsman atesi altinda yaralilari kendi sirtinda ustalikla çikaran bu kadin, Tayyar lakabini almistir.

O tarihlerde Ankara sokaklarinda elinde kirbaç, belinde fiseklik, ayagi çizmeli bir kadin dolasirdi. Bu kadin Izmit Takim Komutani Fatma Seher Hanim’di. Fatma Seher hanim kocasiyla birlikte  partizanlara katilmis, kocasi sehit düstükten sonra da orada kalmis ve mücadeleye devam etmistir. [9]

Yine bir cesur Türk kadini, cepheye askeri teçhizat tasirken Fransizlar tarafindan yakalanir. Onu Fransiz karakoluna getirip, yükünü göstermesini emrederler. Halime abla adli bu yigit kadin yükünü dösemeye atar, çevresindeki düsmanlarla birlikte kendini de mahveder. [10] Bir nevi intihar komandolugu yapmistir, bu kahraman kadin.

Adana bölgesinde çarpisan partizan müfrezesi, geçici olarak Toros daglarindan geri çekilirken, Sultan Hanim adli bir kadin da inekleriyle onlara katilmistir. Çeteler daglarda kaldikça, ineklerinin sütüyle onlari besleyen Sultan Hanim’i, müfrezedekiler büyük bir sevgiyle “anne” diye çagirirdi.

Gördes ve Inönü meydan savaslarinda , çarpismalara katilan 70. Alay Komutani Hafiz Halit Beyin kizi olan Nezahat Hanim 8 yasinda öksüz kalmis ve babasiyla cephelerde dolasmistir. Askerlere hizmet ve cesaret veren Nezahat Hanim’in 100 den fazla düsman askeri öldürdügü bilinmektedir. [11]

Van dogumlu Süreyya Sülün Hanim Erek kasabasinda 500 kisilik bir çeteye katilmis, 1.5 aylik çatismadan sonra yaralaninca Erzurum’a dönmüstür.

Mehmet Çavus diye bilinen ve 25 kisilik bir müfrezenin komutani da olan kisi aslinda “Ayse “ adinda bir kadindir.

Kurtulus Savasi’nin en önemli noktasi olan Sakarya’da, kadinlar, emsalsiz kahramanliklar ve basarilar göstermislerdir. Bu savasta Yunanlilara bizzat Kral Konstantin komuta ediyordu. T.B.M.M.’nin emriyle buraya Mustafa Kemal gönderildi. Savas alaninda Muvazzaf orduyla omuz omuza partizan kollari da savasiyordu. “Akincilar” adli bir partizan grubunda esiyle birlikte Makbule Hanim isimli bir kadin da savasiyordu. Askeri kolun geri çekildigini görünce, düsmanin üzerine atilarak, geriye çekilenleri kendi arkasina çekip götürmüs, savas alaninda yaralanip ölmüstür. [12]

Savas komutanlarindan Albay Hulusi Atay; hatiralarinda, Sakarya savasi esnasinda  cepheye yardim götüren genç bir kadinin, cephane tasirken yolda bir çocuk dünyaya getirdigini anlatmaktadir. [13]

Ayse isimli bir kadin, esi sehit düstükten sonra kendisine ait ziynet esyalarini satarak, elde ettigi parayla at, mavzer ve savas elbisesi almis, cepheye yollanmisti.  Ayse’nin partizan ekibine 30’dan fazla kadin katilmis, cephe gerisindeki faaliyetleriyle düsmanin büyük zarar görmesine neden olmuslardir. Izmir’e giren ilk ekipler arasinda Ayse’nin de ekibi vardi.

Istiklal Savasi esnasinda; 9 Mart 1922 tarihinde Çanakkale Bigadiç civarini kusatan Yunan ordusu komutani, Nazife  kadindan bilgi istemis, Nazife kadin ise bilmedigini, “bilse bile söylemeyecegini” yüzlerine ifade etmis ve küplere binen yunanlilarca firina atilmak suretiyle sehit edilmistir.

Kara Fatma isimli bir kadin, partizan ekibine kabul edilmek için bizzat Mustafa Kemal’e bas vurmus. Mustafa Kemal’in tavsiyesi üzerine Kocaeli’ne yollanmis, orada partizan ekiplere köylerden adamlar toplamisti. Adile Onbasi diye anilan mücahit, Kara Fatma’nin kendisidir. Yeni kurulmus ekiple birlikte Kara Fatma, savaslara da katilmis, Savastaki hizmetlerinden dolayi yüzbasiliga terfi ettirilmistir. [14] sonradan Albay rütbesiyle  muvazzaf olarak orduya dahil edilmistir.

İstiklal savasi esnasinda, cahil evladinin düsmana yol gösterdigini duyan Domaniçli Habibe isimli bir Türk Kadini İnegöl’e inmis, bir kursunla oglunu yere serip, ardina bakmadan geldigi daglara geri dönmüstür. [15]

“Elinde büyük bir et satiri, çemrekli salvari, üzerine inen boz abasi, ayagindaki kirmizi yemenisi, agaran saçlarini kapayan kara basörtüsü ile” çete teskilatina katilan kadin mücahidimiz ise Gaziantepli Yirik Fatma’dir. Yasina ragmen büyük bir vatanseverlik sergilemistir.

Inönü Muharebelerine katilan ve madalya alan 12 kadindan isimleri tespit edilenler;  Ali kizi Alime, Haci Osman kizi Fatma, Besim kizi Sükriye, Musa kizi Fatma, Veli Onbasi kizi Ayse, Molla Ibrahim kizi Fatma, Ali kizi Ayse, Molla Hasan kizi Fatma’dir.

Yukarida isimleri geçen bu yigit ve cesur kadinlar, Kurtulus Savasimiza katilmis kadinlarin ancak çok az bir kismini temsil etmektedir.  Burada adsiz kadin mücahitlerimizin de ruhlarini sad etmemiz gerekmektedir.

Kadinlarimizin kocaman bir yürekleri oldugunu iddia etmem sanirim yerinde olacaktir.

Özellikle Anadolu kadinlari, Kurtulus Savasi’nda Türk kadinini  emsalsiz bir yücelige yükseltmistir. Mustafa Kemal, bu yüce kadinlar için söyle demistir : “Onlar – kendi fedakarliklari ile ilahilesmis Anadolu kadinlari – ellerinde süt çocuklariyla bu büyük mücadelede bize yardim etmislerdir”. [16]

Türk Kadininin Milli Mücadeledeki hizmetlerini böyle takdir  eden Mustafa Kemal; Cumhuriyeti kurduktan sonra yeni yönetimde, kadinlarin da memleketin ekonomik, sosyal ve  siyasal hayatina katilmalari için gerekli düzenlemeleri yaptirip, olanaklar saglamistir.

Cephe gerisinde de her türlü fedakarliga katlanip yardim eden kadinlarimizi Büyük Sair Nazim Hikmet, Kurtulus Savasi destaninda anlatmaktadir.


”Ayin altinda kagnilar gidiyordu.
Kagnilar gidiyordu Aksehir üstünden Afyon'a dogru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
daglar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erismiyecekti.
Kagnilar yürüyordu yekpare meseden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayin altinda dönen ilk tekerlekti.
Ayin altinda öküzler
baska ve çok küçük bir dünyadan gelmisler gibi
ufacik, kisaciktilar,
ve piriltilar vardi hasta, kirik boynuzlarinda
ve ayaklari altindan akan
toprak,
toprak
ve toprakti.


Gece aydinlik ve sicak
ve kagnilarda tahta yataklarinda
koyu mavi humbaralar çirilçiplakti.
Ve kadinlar
birbirlerinden gizliyerek
bakiyorlardi ayin altinda
geçmis kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadinlar,
bizim kadinlarimiz :
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamiz, avradimiz, yarimiz
ve sanki hiç yasamamis gibi ölen
ve soframizdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve daglara kaçirip ugrunda hapis yattigimiz
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana kosulan
ve agillarda
isiltisinda yere sapli biçaklarin
oynak, agir kalçalari ve zilleriyle bizim olan
kadinlar,
bizim kadinlarimiz
simdi ayin altinda
kagnilarin ve hartuçlarin pesinde
harman yerine kehribar basakli sap çeker gibi
ayni yürek ferahligi,
ayni yorgun aliskanlik içindeydiler.
Ve on beslik sarapnelin çeliginde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayin altinda kagnilar
yürüyordu Aksehir üstünden Afyon'a dogru.

«6 Agustos emri» verilmistir.
Birinci ve Ikinci ordular, kit'alari, kagnilari, süvari alaylariyla
yer degistiriyordu, yer degistirecek.
98956 tüfek,
325 top,
5 tayyare,
2800 küsur mitralyöz,
2500 küsur kiliç
ve 186326 tane piril piril insan yüregi
ve bunun iki misli kulak, kol, ayak ve göz
kimildaniyordu gecenin içinde.
Gecenin içinde toprak.
Gecenin içinde rüzgâr.
Hatiralara bagli, hatiralarin disinda,
gecenin içinde :
insanlar, aletler ve hayvanlar,
demirleri, tahtalari ve etleriyle birbirine sokulup,
korkunç
ve sessiz emniyetlerini
birbirlerine sokulmakta bulup,
kocaman, yorgun ayaklari,
toprakli elleriyle yürüyorlardi.
Ve onlarin arasinda
Birinci Ordu Ikinci Nakliye Taburu'ndan
Istanbullu soför Ahmet
ve onun kamyoneti vardi.
Bir acayip mahlûktu üç numrolu kamyonet :
Ihtiyar,
cesur,
inatçi ve sirret.
Kirilip daglarda kalan sol arka makasi yerine
sasinin altina, dingilin üzerine
budakli bir gürgen kütügü sarmis olmasina ragmen
ve kalb agrilariyla
ve on kilometrede bir
karanliga yaslanip durdugu halde
ve vantilatöründe dört kanattan ikisi noksan iken
sahsinin vekarli kudretini resmen biliyordu :
«6 Agustos emri»nde ondan ve arkadaslarindan
«... ihzar ve teskil edilmis bulunan
ve cem'an 300 ton kabiliyetinde kabul olunan
100 kadar seri otomobil...» diye bahsediliyordu.
Ihzar ve teskil olunanlar,
bu meyanda Ahmet'in kamyoneti,
insanlarin, âletlerin ve kagnilarin yanindan geçip
Afyon - Ahirdaglari ve imtidadina dogru iniyorlardi.”

diye devam eder siir.

Atatürk; savasin bitiminde  22 Ekim 1922 tarihinde, Bursa‘da ögretmenlere yaptigi konusmasinda “dünyada hiçbir kadin, vataninin kurtarilmasinda Türk kadinlarindan daha çok görev yaptigini söyleyemez” diyerek, Türk kadinlarinin Kurtulus yönündeki katkilarini ortaya koymustur.

1926-1927 yillarinda TBMM, Mustafa Kemal’in girisimleri ile, kadinlarimiza bir nevi tesekkür armagani olarak\ kadinlarla erkeklerin medeni hukuklarinin esitligini öngören yasa tasarisini kabul etti. Bundan kisa bir süre sonra da 1934  yilinda Türk kadini seçme ve seçilme  haklarini  elde etmistir.

Bu kanunlar ve Atatürk Hükümeti’nin aldigi önlemler, Türk Kadininin  özgür gelecegini hazirlamistir.

Insanlik tarihinde, büyük sosyal darbelerin hiçbiri kadinsiz olamamistir. Dünyadaki tüm kurtulus hareketleri dikkatle incelendiginde, bu hareketlerin basarisinin, kadinlarin katilimina siki sikiya bagli oldugu görülecektir.

2. Dünya Savasi, Türk kadinlarini ekonomik alanda görev almaya da yönlendirmistir. Türk kadini bununla kalmamis, sosyal hayatin içine de girmistir. Önceleri üretimde kismen çalisan Türk Kadinlari, daha sonra akin akin tezgahlarda, zirai islerde , devlet dairelerinde kocalarinin,ogullarinin, kardeslerinin yerine geçip, büyük basarilar göstermislerdir.

 

KAYNAKÇA

CELASIN, Zehra. Tarih Boyunca Kadin. İstanbul, 1946.
Cumhuriyetin 50. yilinda Türk Kadin Haklari. 1975.
ÇAKA, Cahit. Tarih Boyunca Harp ve Kadin. Ankara, 1948.
DALGIZ, Recep. Yigitlik Günleri, Milli Mücadelede Çukurova. İstanbul, 1961.
HIKMET, Nazim. “Kuvayi Milliye Destani”.
INAN, Afet. Herkesin Bir Dünyasi Var. Ankara, 1958.
SAPOLYO, E.B Istanbul Savasi Edebiyati Tarihi. Istanbul, 1967.
Türk Kadini Dergisi. 1966.  Sayi.6.
Vatan Gazetesi, 15 Haziran 1957.
Zafer Gazetesi, 10 Haziran 1955.


[1] Cahit Çaka. Tarih Boyunca Harp ve Kadin. Ankara. 1948. s.34

[2] E.B.Sapolyo. İstanbul Savasi Edebiyati Tarihi. İstanbul, 1967. s.17-18.

[3] E.B. Sapolyo. S.26.

[4] Cahit Çaka,  a.g.e., s.41-42.

[5] Cahit Çaka. a.g.e, s.33-34

[6] Cahit Çaka. a.g.e., s.46.

[7] Cumhuriyetin 50.Yilinda Türk Kadin Haklari.1975, s.77-78

[8] Recep Dalgiz. Yigitlik Günleri. Milli Mücadelede Çukurova. Istanbul. 1961, s.192.

[9] Vatan Gazetesi, 15 Haziran 1957.

[10] Recep Dalgiz. a.g.e., s.194.

[11] Cahit Çaki. a.g.e., s.64

[12] Zafer Gazetesi, 10 Haziran 1955.

[13] Cahit Çaka. S.71.

[14] Zehra Celasin. Tarih Boyunca Kadin. Istanbul, 1946, s.156.

[15] Türk Kadini. (Dergi). 1966, N.6, s.16

[16] Afet Inan. Herkesin Bir Dünyası Var. Ankara. 1958, s.63.

   
Bu sayi Nükleer Tehlike'ye karsi ortak bir bilinc olusturmaya ve de
Amerika'da "
Islam"a karsi olusmus onyargilarin azaltilmasina ithaf edilmistir.
ISIK BINYILI e-dergisi - The Light Millennium, Inc., bunyesinde
kamu yararina yayinclik ilkesiyle 17 Temmuz 2001 tarihinde
New York'ta kuruldu.

Kurucu Baskan: Bircan Ünver

ISIK BINYILI: AMAC

"ISIK BINYILI'NIN OZ'Ü SIZLERSINIZ..."
Global Baris Hareketine EVET, Birbirimizi Anlamaya ve Sevmeye EVET, Yüce Insanlik Için EVET, Biricik Yeryüzünü Korumaya EVET,
Daha Iyi Yarinlar Için Büyük Düslere EVET, Global Pozitif Bir Enerjinin Olusmasina EVET, Global Seffaflikla Iç Dünyamiz ve Düsüncelerimizi Aydinlatmaya EVET...
ISIK BINYILI ile ilgili medya bülteni ve kültürel etkinliklerle ilgili duyurulari almak istiyorsaniz,
lütfen bize yaziniz . Iletisim> contact@lightmillennium.org

Yazili ve gorsel ürünlerinizi YAYIN ILKELERIMIZ çerçevesinde,
yayinlanmak üzere dilediginiz zaman gonderebilirsiniz...
ILETISIM

TÜRKÇE
ANASAYFA

YAYIN
ILKELERI

@ ISIK BINYILI e-dergisi Bircan ÜNVER tarafindan tasarlanmis ve üretilmistir.
9ncu Sayi. Yaz - 2002, New York.
URL: http://www.lightmillennium.org
ISIK BINYILI platformunun düsünsel ürünlerinizle devamini sagladiginiz ve ziyaretiniz için çok tesekkur ediyoruz.
ISIK BINYILI, Mac platformunda uretilmistir.