|
Kusadasi'ndan
Kanada'ya Uzanan Sanat Yolu:
Asuman
- Atanur DOGAN
Suat OZONDER
1987 yilinin temmuz sonlari… Kusadasi 3 cu Kultur
ve Sanat Festivali… Hemen ogleden sonra cikan
imbat yakici sicagi bir parca serinletmis, bize sehirde
gezebilme firsatini vermisti… Ortalik civil civil
yerli ve yabanci turistlerle dolmus… Adeta bir
renk cumbusu olusturmus bu insanlar, yol boyunca kurulmus
cesitli sergilere ve cesitli saticilara kah hayran hayran
bakarak kah alisveris yaparak vakit gecirmekte…Kusadasinda
esnaf sanki sozlesmis gibi iki kelime kullaniyor…
Dericiler, halicilar, lokantalarin cigirtkanlari, sergiciler,
turistik esya satanlar bir agiz olmuslar ;…"
buyruuun , plaese !! "….
 |
|
Asuman
ve Atanur çifti, atolyelerinde birarada
keyifli bir çalisma anindan...
|
Bu renk cumbusune kendimizi kaptirmis ilerlerken, dostluk
ve ictenliklerle dopdolu iki cift gozle karsilastim.
Gozlerinin ici guluyordu bu genc ciftin. Yol boyunca
uzanan yaya kaldiriminda kucucuk bir sergi… Resim
sergisi… El emeginin bariz bir sekilde yansidigi
bu suluboya resimler buram buram Anadolu kokuyordu.
Cesit cesit, rengarenk Anadolu evleri, Anadolu insanlarinin
cok guzel detaylanmis gulumseyen cehreleri… Kirsal
kesimin agir doga sartlarini kiris kiris yuzlerinde
ve nasirli ellerinde yansitan suluboya resimleri…
Bu tablolara bakarken o kadar dalmisim ki, bilmem kacinci
"merhabayla " kendime geldim. Guneste bronzlasmis
cehresi ve bembeyaz disleriyle bana gulumseyen Atanur'u
orada tanidim… bir de imbat'in tatli esintisiyle
ucusan ve guneste 24 ayar altin gibi parlayan saclariyla
Asuman'i….
Asuman - Atanur DOGAN suluboya resimleriyle, yaptiklari
heykelleriyle ve arsivler dolusu
slayt' lariyla degil sadece .Turkiyeli, tum
dunyada sanatlarini kanitlayan bir cift…
Atanur
1964 Kars dogumlu, Asuman da 1963 Izmir. Iste bu 2000
kilometre uzakliktaki iki insani "resim sevgisi
" birlestiriyor. Atanur'un ailesinin ekonomik nedenlerle
Izmir'e goc etmesi taa cocuklugundan beri icinde
olan resim meraki bu ailenin "sekizinci "
cocugunu ressam ve heykeltras yapiyor. Asuman' da daha ilk okul besinci siniftayken bir takvim uzerinde buldugu
bir resmi kopyalamisti . Cok sonralari bilmeden cizdigi
bu resmin " Van Gogh' un Saintes Marie 'de
balikci tekneleri " resmi oldugunu ogrenecektir.
Iste bu resim onu bu guzel sanat'a bagliyor ve iki genci
9 Eylul Universitesi Buca Egitim Fakultesi, Resim Bolumunde
bir araya gatiriyordu…
 |
 |
1983-1984 ogrenim yilinda Asuman ONGUN ve Atanur
DOGAN sinifin en basarili ogrencileri oluyor , birbiriyle
cekismeli bir bicimde yarisiyorlardi. Ikinci yilda birlikte " Heykel "
dalini sectiler.
Odev olarak birbirlerinin bustlerini yaparken
aralarindaki ortak sanat iliskileri sicak duygulara
donusur. Gozgoze geldikleri zamanlarda birbirlerine
cok seyler soylemek, bu iliskiyi daha ileri tasimak
icin hazir olmalari gerektigini dusunurlerdi hep.
Duygusalligin romantik tadini cikara cikara ilerdeki
ortak calismalarina zemin hazirliyorlardi...
Her gecen gun sanat tutkusu agir basiyor, diger
okul arkadaslari gibi civardaki cafe veya eglence
yerlerine giderek bosuna zamanlarini harciyacaklarina
, oto-stop yaparak yakin kasaba ve koylere gidiyorlardi.
Binbir guclukle satin aldiklari fotograf makinesiyle
gittikleri yerleri ve insanlarin resimlerini cekiyorlardi.
Iste boyle tanistilar kirsal kesim yasamiyla...
Gittikleri dag koylerinde tanistiklari samimiyet
dolu bu dogal insanlarin, evlerinin, tarlalarda
calisan emekcilerin, sokaklarin, tumuyle oralarin
yasaminin resimlerini ciziyorlardi. Cektikleri slayt'lari
da arsivleyip firsat buldukca okullarda bu yasami
tanitici gosteriler yapiyorlardi... Artik yavas
yavas ufak tefek giderlerini de karsilayabilecek
duruma gelmislerdi. Gittikleri koylerdeki okullarda
ogrencilerin fotograf hizmetlerini karsiliyor, cizdikleri
resimlerden kart postallar yapip satiyorlardi.
 |
 |
Ilk sergilerini Izmir Buyuksehir Belediyesi sergi
salonunda daha okullari bitmeden actilar. Mezun
olduktan sonra da, yakinlari ve tanidiklarinin "
vah vah... bu iki genc neyle gecinip nasil yasayacaklar
??? " kaygilarina kulak asmayip 1987 yilinda
dunya evine girdiler...
Ayni yaz Kusadasinda bir turistten , yaptiklari
resimlere karsilik kucucuk bir cadir takaz ettiler.
Boylece ilk yuvalarini kurmus oluyorlardi. Coook, ama pek cok calismalari gerektigini biliyorlardi..Bu nedenle
yaz tatilinde gunde 14-15 saat firca salliyarak
emellerine adim adim yaklasacaklardi...
Mezun olduklari yil tayinleri Kirikkaleye cikmisti.
Burada yasam guc te olsa , onlar icin Anadolu insanini
daha yakindan taniyip incelemek firsatini yakaliyabilirlerdi.
Tatillerde Turkiye'nin turistik sehirlerinde resimlerini
sergileme ve pazarlama firsati buldular. Cesitli
ulkelerden gelen turistler, Asuman - Atanur ciftinin
yaptigi resimlerle yurtlarina donuyorlardi. Boylece
uluslararasi sanatseverler dostlugu basliyordu .
Bu iliskilerden biri de , Kanada'li bir resim kolleksiyoncusu
olan Trudy Aldrige' nin aldigi resimlerle bu sanatci ikilinin donum
noktasi oluyordu. Kanada'ya giden bu resimleri orada
bir galerici kesfediyor ve mektupla siparisler basliyordu…
 |
Haksizlik
Ilk haksizliga Izmir'de ogretmenlik yaptigi yillarda
ugradilar. Universite'den resim bolumu baskani ve
heykel ogretmeni Atanur'a bir is teklif eder. Izmir
Belediyesi Fakulteye heykel siparisleri vermistir.
Hoca bu heykelleri Atanur'un yapmasini ister. Kendisiyle beraber
onun da ismi, imzasi olacaktir bu eserlerde. Bu
isten geliri de yariyariya paylasacaklardir. Bu
cok guzel bir gelecek hazirlayan teklifi , Atanur
seve seve kabul eder. Hatta Universite'ye ogretmen
de olacaktir. Uzun ve zevkli calismalar sonunda
Atanur'un yaptigi bustler ve roliyefler, Izmirde meydanlari ve parklari suslemeye baslamistir.
Bunlardan en onde geleni, Ataturk'un annesi Zubeyde
Hanimin Karsiyaka'daki mezar tasina konulmus mask'
tir . Ama ne var ki Turkiye'de cokca rastlanan oyunlardan
biri oynanmistir. Gelecegini umitle
bagladigi " Hoca'si " onu aldatmistir
, kandirmistir… Atanur'un yaptigi eserlerdeki
" Atanur " imzasini kazimis sadece kendi
ismini birakmistir ! … parasinin da buyuk
bir kismini kesmistir… Bu
cirkin olaya Dekan ve diger Akademisyenler de ortak
oluyordu... Hakkini aramaya calisan Atanur DOGAN
,once polis , sonra da Milli Egitim Muduru tarafindan
tehdit edilerek susturuluyordu.. Iste
bu hirsla daha onceden tanistigi Kanada'li
dostlarini dusunerek, Kanada Gocmenlik Burosuna
muracaatlarini yaptilar. Genc ve sanssiz ciftin
Kanada'ya yolladiklari calismalariyla ilgili dosya
ilgi gormus kendilerine bu ulkenin kapilarini aralamisti.
Eger bu haksizliga ugramasalardi, belki de simdiye
kadar en az kendileri kadar kiymetli bircok sanatci
yetistireceklerdi.. Bu da malesef Turkiye'nin sansizligi...Onlar
icin artik ogretmenlik fasli kapanmisti... Her zaman
dusledikleri gibi sadece yaptiklari sanatla hayatlarini
kazanmaya devam edeceklerdi.
Bunlar olup gecerken genc cift evliliklerinin ilk
meyvesini gorduler. 1990 yilinda ilk cocuklari oldu.
Adini " Atas " koydular.. Boylece anne
ve babanin isimlerinin ilk harflerine uymustu .
Asuman-Atanur-Atas uclusu oluverdiler. Atas
tam 3 yasindaydi, 1993 yilinda Kanada'da Vancouver
kentine yerlestiklerinde… Daha ilk gunlerde
resimleriyle buyuk ilgi toplayan DOGAN' lar, Kanada
Sanatcilari Federasyonuna katilip bircok sergi duzenlediler. Sergilerinden birinde de kanada'ya tatile giden Belcikali bir
aileyle bana selam bile gondermislerdi o gunlerde
…Taiwan' da bir is adaminin davetlisi olarak
" Taipai " de sergi duzenledikleri siralar orada Cin kulturunu yakindan inceleme
firsati buldular. Amerika ve kanada' da bircok festivallere
katildilar, resim sergilediler, slayt gosterileri
yaptilar. Bu iki ulkeyi boydan boya gezme firsatini
buldular. Bu arada Buyuk Elcilik , Konsolosluk ve
Turk Derneklerinin davetlisi olarak Kuzey Amerika'da
Turk Kulturunu tanitma aktivitelerine katildilar.
1997 yilinda Asuman - Atanur ciftinin ikinci cocuklari
dunyaya geldi.. " Ata " … o da isminin
bas harfiyle aileye uyum sagliyordu… Ama o
Karsli veya Izmirli degil, Kanada'liydi…Vancouver'
de dunyaya gelmisti….
Asuman - Atanur ciftinin sulu boya sanatinda ornek
aldigi sanatcilar ; 18 ve 19 cu yuzyillarda yasamis
olan Ingiliz ressamlari Edward Dayes, Thomas Haerne,
David Cox, Jhon Sell Cotman, Peter de Wint, Joseph
Mallord William Turner, John Varley oldu. Rembrant'in
lavi eskizleri ve Emily Nolde' nin eserlerinden
son derece etkilenmislerdir. Bu arada " chinees
bruch " teknigini de bayagi ilginc buluyorlar.
 |
Asuman DOGAN
; perspektif oyunlarinin hakim oldugu, isik ve golgelerin
rol aldigi renkli sokak ve sehir goruntuleri, gece goruntuleri,
kaybolan mimari ozelliklerin belgesel resimlere donusturulmesi
calismalarinda cok etkin. Bu turu tecih ediyor ve cok
basarili. Eserlerinde insan figuru olmaksizin insan
sicakligini hissedebiliyorsunuz…
Atanur DOGAN ; Figurlu resimleri ve insan portrelerini
tercih ediyor. Yuzlerdeki ifadelerle, yasli insanlarin
elleri ve desen cizimleri form ve ritm olarak cok zengin
oldugundan bu konuda uzmanlasmak istiyor.
Asuman va Atanur'un ozellikle bir renk secimleri yok.
Donem donem renk secimleri degisiyor. Asuman Atanur'dan
daha renkci. Atanur ise notr renklerle siyah - beyaz
dengesini kurmaya calisiyor. Hayali konular uzerinde
hic durmuyorlar. Gercek yasam ve gercek mekanlar, yani
bir nevi belgesel nitelikli calisiyorlar.
Suluboya tekniklerinin hemen hepsinden yeri geldikce
yararlaniyorlar.
Suluboya' nin
en heyecan verici tekniklerden birisi oldugunu
soyleyen Asuman - Atanur cifti ; " birkac saniyede
cok buyuk efektlere ulasabilirsiniz " diyor. Suluboya
hatayi kabul etmediginden ve uzerinde fazlaca oynanamadigindan
sanatciya heyecan verir.
Bol su ile ve transparan olarak olusan lekeler
her seferinde ozgundur. Orijinal olarak meydana getirilen
bu lekeler istense bile ikinci bir kez aynisi yapilamaz.
Bu nedenle de suluboya teknigi ile yapilan bu resimler
, birdaha aynisi yapilamiyacagindan ciddi kolleksiyonculara
cok cazip geliyor.
Yillarca Izmir'in Gultepe mahallesinde kucucuk bir evde
yasayan DOGAN ailesi, sanatlarinin kendisine actigi
sansi degerlendirmesini bildi. Izmir Guzelbahce'de yaptirdiklari
guzel bir malikane' de Atolyelerini kurdular. Turkiye'ye
donduklerinde orada kaliyorlar.
Izmir 9 Eylul Universitesi Buca Egitim Fakultesi, Resim
Bolumunden 1987 yilinda mezun olduktan sonra buyuk mesafeler
kaydeden DOGAN' lar 1999 yilinda Izmir'de " DOGAN
ART GALLERY "yi hayata gecirdiler. Izmirlilerin
kultur ve sanat hayatina hizmet eden galeri'de,
bir gurup suluboya ressami arkadaslariyla 2001 yilinda
" IZMIR SULUBOYACILAR DERNEGI " ni
kurdular. Boylece bir zamanlar ona sans kapilarini kapayan
" hocasina " sansi yakalamak isteyenlere yardim
ederek en guzel dersi vermis oluyordu....
Asuman - Atanur DOGAN ikilisi su an Kanada' da Vancouver
BC. De yasiyor. Daha cok Kuzey Amerika'da sergiler duzenliyorlar…
_ . _
E - mail :
atanur_dogan@yahoo.com
Sanatcilarin secme
eserlerine ulasabilmek icin :
www.doganart.com
Hazirlayan : Suat OZONDER.
|
|
|