Ideal
Terorist - I
Selçuk M. PERIN
|
"Terorü
devlet adinin ardina saklayip, ideallerini gerçeklestirmek
isteyenler, Ideal Terorist'tirler."
(1
Nisan, 2001) Her geen saniye, her dakika, her saat,
her gÄn, her ay, bizi Orta-Doğuda bir savaşa
yaklaştırıyor. İsrail başbakanı,
1980¯lerde yapamadığı Yaser ARAFAT¯ı
yok etme abasını sonunda gerekleştirmek
Äzere olsa gerek.
Orta-Doğu, bir barut fıısı
halinden kurtulmak Äzereydi! Úyle sanın siz. Orta-Doğu
patlamaya hazır bir barut fıısı
bu sabah. Bu bir 1 Nisan şakası değil.
Bu allı pullu bir gerek.
Bizler devlet terárizmini kabul ettiğgiimiz
andan itibaren, Ariel SHARON¯a yeşil ışık
yaktık. Nasıl mı? Sokaklarda ellerinde
sapanları, taşları ile işgal askerine
saldıran ocuklar álÄrken, hem de dÄzine dÄzine,
hi kimse sesini ıkartmadı. Herkes işi
oluruna bıraktı. Nasıl olsa bu da geer
dedi. Ama gemedi ve gemeyecek.
Sharon, Arafat dÄellosunun uzun, bir
gemişi var. Birbirlerine hibir şekilde saygı
ve hÄrmet gástermeyen, birbirlerinin gálgesini bile gármeye
tahammÄl edemeyen, insan hayatına hibir şekilde
kıymet vermeyen iki adam savaşıyor, Filistin
ve İsrail sokaklarında.
Sayın Sharon ve Sayın Arafat¯ın
artık sulh iin aynı masaya oturmalarını
bırakın, aynı odada, aynı Älkede bile
bulunabilmeleri bir mucize olacak.
Peki nedir bu dava¯nın dibinde
yatan husumet? Din farkı mı? Sanmıyorum...
Dil farkı da pek değil! O zaman? Elli senedir
sÄregelip giden bu anlaşmazlığın nedeni
ne? diye sorarsanız ben İngilizlerdir derim.
İsrailliler, 1967 de el koydukları,
ilhak ettikleri toprakları iade etmek istemiyorlar.
Nedeni de ok basit. Bu topraklara koloniler yerleştirdiler.
İyi bálÄmlerini, tarıma ve oturmaya elverişli
bálÄmlerini kullanıyorlar, bu bálgede su var, bu
bálgeler tepelerde ve etrafa hakim. Şayet bunları
iade etmek sáz konusu olursa, doğu KudÄs¯Än de iadesi
gerekecek. Buraları iade edildiğinde de bu bálgelerde
yaşayan insanlar (İsrailliler) nereye gidecekler?
Sorun sokaklarda taş atan ocuklar, patlayan bombalar
değil. Sorun bu... Bundan dolayı İsrail
hi bir şeyi iade etmek istemiyor.
úHak verilmez, alınırî teorisinden yola ıkarsak Filistinliler
ellerindeki imk´nları kullanarak İntifada adı
altında başlattıkları úTaşlar
İsyanıî ile seslerini duyurmak istiyorlar. Haklarını
elde etmek istiyorlar. Rahat oturup gÄl gibi geinmek
var iken sokaklarda savaşıyorlar, tankı,
topu olmayan bir Älke¯ye tanklar ve askerler ellerini
kollarını sallayarak giriyorlar, insanları
(15-50 yaşına) kamplara sevk ediyorlar. Sonra
da Televizyona ıkıp biz onu áldÄrmek istemiyoruz
diyorlar ama Filistinli polisleri infaz ediyorlar...
DÄnya kuruluşlarının
milyonlarca Euro yatırıp bir sulh ortamı
yaratmak iin yaptırdıkları, okullar, hava
meydanları, elektrik santraları su şebekeleri
yıkılıyor, yollar tahrip ediliyor, hi
kimse kılını kıpırdatmıyor.
Avrupa Birliği sessiz, kararsız. Amerika ise
ne olursa olsun benim ardından koşturduğum
başka işler var diyor. Arap Älkeleri de nerede
ise şu is bitsin de biz de işimize bakalım,
petro-dolarlar kasamıza girmeye devam etsinler havası
iindeler.
Yarın
bir İsrail-Filistin savaşı kapının
eşiğinde. Bundan en ok kimler etkilenecek sorusunu
sormanın zamanı geldi ve gemek Äzere. Herkesin
kendi cephesini, tarafını seme zamanı
geldi. TÄrkiye antlaşmalarından dolayı
Orta-Doğu¯da izole olabilir. MÄslÄman Älkeler TÄrkiye¯ye
sırtlarını evirebilirler ve ikinci bir
ekonomik kriz arabuk kapımıza dayanabilir.
En iyi yántem bu iki saldırganın
arasına girerek arabulucu gárevini Ästlenmektir.
Yáre¯ye en yakın en bÄyÄk askeri gÄ TÄrkiye¯nin.
İkisine de, dur diyebilecek hem ekonomik, hem de
askeri gÄce sahip. İsrail¯le olan dış ticareti
ise, İsrail hÄkÄmetini olmasa bile, İsrailli
sermayeyi dÄşÄndÄrecek seviyede.
Orta-Doğu¯da bir kuvvet olduğumuzu
ispatlamanın, artık politik olarak bir ağırlık
olabileceğimizin kanıtlarını verme imk´nı bize bir gÄmÄş
tepside sunuluyor.
úDevlet terárizmine dur demek, atlak
sesleri durdurmakî iin elimize gemiş bir fırsatı
politik olarak en iyi şekilde değerlendirmenin
zamanı gelmiştir.
AB tarafından politik olarak hibir
şey yapılamayacağı artık kabul
edilmesi gereken bir gerek ise o zaman kişiliğimizi
ortaya koymanın zamanı gelmiştir.
* * * * *
Teror Bir Dünya
Hali... - II
(12 Nisan, 2002)
Politikacılarıyla devletler her hadiseyi, her
olayı bir terár konusunu, her beğenmediklerini
bir terárist olarak tanımlama yolunda ánemli adımlar
atıyorlar.
Terár, gÄnÄmÄzÄn getirdiği bir
olay değil. Terár yÄzyılların, bize bırakmış
olduğu bir miras. O zamanlar terár, orduların,
derebeylerinin, valilerin elinde idi. Ama onların
yaptıkları koruma olarak isimlenirken, kendisini,
elindekini, ailesini korumak iin bunlara karşı
duranlara terárist deniyordu. BugÄn sanki o yÄzyıllar
gemedi, sanki hi ilerlemedik ve yine aynı şekilde
korumalar devam ediyor.
BugÄn Batılı bir devlet iseniz
yaptıklarınız terárizm değil! Barbarlık
değil! Gerilik değil! Yaptığınız
kendi değerlerinizi koruma! Peki bu değerlerin
bir kıstası var mi? Hangi kÄltÄrÄn değerleri
en doğru olanı? Hangisi terárist? Hangisi değil?
úGece
yarısı, ok yÄksekten geen, sesi uykudaki insanları
uyandırmayan, bir uaktan atlayan yÄzlerce paraşÄtÄ,
kÄÄk bir káyÄn yakınına iniyor, her şeyi
eline geiriyor ve kapıları teker, teker tekme
ile kırıyor, evlere giriyor, kadın, oluk,
ocuk, erkek herkesi uyandırıyor, kimini alıyor
gátÄrÄyor, kimini orada katlediyor... Bu terár değil
mi? Kimin adına? Neyin adına?..î
Sonra da bu insanlar kim olurlarsa olsunlar,
dánÄp mukabele ettikleri zaman terárist oluyorlar...
Hi kimsenin fikrini kulak arkası
etmeden, hi kimsenin gárÄşÄnÄ ártmeden, hi kimsenin
bilgisini, kÄltÄrÄnÄ ezmeden bazı kuralların
ánceden herkes¯e koyulması gerekmez mi?
Bir oğunluk ile Terár nedir, nasıl
karşı koyulacak diye bir toplu karar alınamaz
mi?
úYaşlı
bir kadın sÄper marketten alış verişini
yapmış, elinde antası, torbası evine
giderken etrafı 4 tane gen tarafından evriliyor.
•antası kolundan koparılmak istenirken, tartaklanıyor,
tokatlar, yumruklar uuşuyor. Yanlarından geenlerden
hibirisi dánÄp bakmıyor bile. Takat¯i biten kadın
yere dÄşerken Ä beş tekmeye de maruz kalıyor,
elinden antası, torbası alınıyor.
Biraz ileride antası dağılmış,
k´ğıtları saılmış olarak
duruyor. Birisi insanlığını hatırlıyor,
ambülans ve polis ağırılıyor.
Ama kadın bitmiş, heyecanı almış
gitmiş, canı ciğerinin ucunda, soluk almakta
zorluk ekerek ambÄlans¯a bindiriliyor. Yolda da canı
gidiyor...î
Bu Teror Degil mi?
GÄncel hayatımızda da terár var. Úylesine bir
terár var ki... DÄşen¯e yardım etmekten korkuyor,
kaldırım değiştiriyor, kafamızı
áte tarafa eviriyoruz. Hi kendimize sorduk mu neden?
•aresi nedir diye dÄşÄndÄk mu?
Belki¯de her şey sistemlerimizin
yarattığı bir uurumdan ileri geliyor.
Alım gÄlerinin azaldığı, sınıflar
arası farkların derinleştiği ve eğitimin
değerlerini kaybettiği bir toplum yaratmamızdan
ileri gelen bir yozlaşma değil mi Terár?
DÄnya¯da Terár¯Ä bizler yaratıyoruz.
Başkaları değil. Eğitimden kısıyoruz.
Sağlık sistemlerimiz iflas etmiş durumda,
olmayan yerlerde de durum iler acısı. Alım
gÄleri her gÄn azalıyor. DÄnya şirketlerinin
k´rları artarken, Äretimler bir Älkeden bir başkasına
maliyet nedenleri ile kayarken, insanların alım
gÄleri her geen gÄn azalırken, batılı
Älke fiyatları gelişmekte olan Älkelerde uygulanmaya
alışılırken, insanların istekleri
her gÄn radyo, gazete ve televizyon ile uyandırılır
ve ceplerindeki para ay sonuna kadar yemek yemelerine
yetmezken, devamlı olarak yenilikler sunuluyor ve
tÄketici ekonomisi ileri itiliyor.
Bu terárist yaratmıyor da ne yaratıyor.
Olmayanların olabilmesi, alıkların doyabilmesi
iin bir denge gerekmez mi?
Her başını kaldırıp, ben de istiyorum
diyeni terárist olarak damgalayıp Batı¯nın
gazabına aarsak insanlar daha mağdur olmayacaklar
mi? Bize uymayan her fikri, her dÄşÄnceyi
dışlayacaksak!..
Şimdi kim terárist? Bunları
yaratanlar, yetiştirenler mi?
Yoksa acından sokaktaki yaşlı
kadına saldıran bacaksızlar, evinize girip
soyanlar, dÄkk´nlarda mal alanlar, bankalara saldıranlar
mı? Yoksa bu dengesizliği gázler ánÄne sermek
iin eylemlere girişenler, saldırılar dÄzenleyenler,
uak kaıranlar mi? Kim terárist bu insanları
yaratanlar mı? Saldırganlar mi?
TerárÄn ánÄne gemek iin toplu áğrenim
sistemlerimizi ánÄmÄze sermek, hatalarını ayıklamak
ve insanları, insan gibi yaşayabilmeleri iin
yetiştirmek ve hazırlamak gerekmeyecek mi?
smperin@brutele.be
|