|
12
Yasinda Paris'te Bir Cocuk: Evren AY
Roportaj:
Bircan UNVER
"Nazim Hikmet seven birini "sosyalist"
olarak goruyoruz; dinine biraz inanan biri "islamist"
oluyor; Turkiye sevgisini biraz dile getiren biri "ulkucu"
oluyor -buna mehter takimini sevmek de dahil-; "ben
hic birisiyim" diyen de ateist oluyor!"
 |
|
Evren
AY, Izmir-Cesme otobandina yakin bir alanda
kurulmus olan ciftlikte, annesiyle gorunuyor.
|
Evren Ay'i, New York'ta yasayan ve Turk & Amerikan
Dernekleri Federasyonu'nun etkinliklerini uzaktan -
yakindan izleyen Turklerin cogunlugu tanir. Kendisi,
Federasyon'un baskani Egemen Bagis'in sag koludur organizasyon
bunyesinde. Ikisi, imrenilecek bir ekiptir. Bu
ikiliye, gectigimiz Mart 2001'de ise Canalp Caner katildi.
Ilgimi
ceken, Amerika'daki Turk toplumunu bir araya getirme,
sorunlarini cozme ve kulturel etkinliklerle baglar kurma
ya da baglari pekistirme amaclariyla birlikte, Amerika'da
Turkiye'nin lobi calismalarina da destek vermekte olan
Federasyon'da; tasidigi sosyal rol ve sorumlulugu, Turkiye'nin
tam tersi, 'genc ve cekirdek bir ekibin' basariyla yurutmekte
olmasi, bana gelecekteki Turkiye adina hep umit verdi.
Son
iki yildir Federasyon'la ortaklasa gerceklestirdigimiz
bazi projeler nedeniyle, Evren'in Fransa'da okudugunu
ve Fransizca bildigini ogrenmistim. Bir ara da yasini
merak etmistim.. Bu kadar genc yasta boyle bir gorevi,
tipki Federasyon Baskani Egemen Bagis gibi cok genc
yasta ustlendigi icin... Evet, yaklasik iki yildir Federasyon'da
bilfiil calismalari yuruten Evren, henuz 26 yasinda.
Gectigimiz
yaz Turkiye'ye gitmeden once Federasyon'a ugramistim.
"Izmir'e gidiyorum, bir emanetiniz varsa goturebilirim,"
dedim. 20nci Turk Gunu Yuruyusu video kasetini, annesinin
ve babasinin kendisini kasetten izlemeleri icin, acaba
Cesme'de ciftlikleri olan ailesine iletebilir miydim,
diye Evren sorunca, "tabii", dedim. Sonucta,
ailesinin Cesme'de buyuk bir ciftlikleri oldugunu ve
orada yasamakta olduklarini da boylece ogrenmis oldum.
O
zaman aklima takildi. Acaba ciftlikte mi buyumustu?
Peki o zaman ne zaman Fransa'da okumustu? New York'a
ne zaman gelmisti ve Federasyon'daki gorevine nasil
getirilmisti? Bu sorular aklima takilinca, bu kez onun
Federasyon'daki cok genc, caliskan ve ciddi portresinin
disinda, Turkiye'de ender rastlanan bir egitim anlayisi
icinde yetistirildigini de asagidaki roportaj esnasinda
ogrenmis oldum.
Bu
roportaj, Turkiye'de ki farkli aile yapisi ve anlayis
zenginligine de ilginc bir ornek ayni zamanda. Istanbul
dogumlu olan ve 11 yasina kadar da Istanbul'da ailesiyle
birlikte yasayan Evren'i, ilkokulu bitirir bitirmez
cok farkli bir dunya bekliyordu. Evren'in babasi Yusuf
Ay, --annesinin tum itirazlarina ragmen--, onu ilkokulu
bitirdigi yazin, Ingiltere'ye gonderir. Orada yogun
bir Ingilizce egitimi gorur.
Aradan henuz
bir yil gecmeden ve henuz 12 yasinda iken, o zaman 9
yasinda olan kucuk kardesi ile birlikte Fransa'da okutulmak
uzere ve de kendilerinin yasayacagi bagimsiz bir evde
oturmak, ayni zamanda kardesinin de hamiligini de ustlenmek
anlaminda, ailesi tarafindan Paris'e yerlestirilirler.
Boylece, o surecte 12 yasindan itibaren ailesinin her
zaman destegiyle ve de kisa araliklarla da kardesiyle
Turkiye'de ailelerini seyahatlerine ragmen, aileden
bagimsiz, Paris'te ogrenim ve yasama tecrubesi edinmeye
henuz 12 yasinda iken baslar. Gerisini ise kendi anlatimindan
ogrenelim.
 |
|
Yusuf
Ay (babasi), daha onceki meslegini birakti ve
uc yil once kurdugu ciftlikte esiyle, cevrenin
en guzel sebze ve meyvelerini yetistiriyorlar...
|
- Baban ne is yapiyordu?
- Babam Sarkuysan'i, ardindan Bakirsan'i kurdu. Turkiye'nin
en buyuk bakir fabrikasi. Sonra Holding kuruldu.
-Kardesin simdi kac yasinda?
- 23 yasinda. Adi Suer.
- Cocuklugunda ilgi alanlarin neydi?
- Elektronik en buyuk merakimdi. Elektronik ve kimya
setlerim vardi. Oyuncaklari bozup, sonra tekrar kurmayi
severdim. Eski film makinelerini tamir etmeye
calismistim. Kardesimin bir robotu vardi, ucagimin pervanesini
alip, robotun eline takip silah yapmistim. Sokakta oynamayi
cok severdim. Simdi pek sokakta oynanmiyor galiba,
kalmadi pek boyle seyler. Ansiklopedi okumayi severdim.
Mehmet Akif Ersoy'un siirlerini severdim. Pek milliyetciligim
yoktur ama, yurtdisinda kalmis biri olarak, Turkiye'ye
soz soylenmesini sevmiyorum. Arkadaslarimin cogu yabanci.
Eksik bilgileriyle, yanlis seyler dusunduklerinde, beni
dinleyip bir karara varmalarini istiyorum, Amerika'da
bunun eksikligini cok duyuyorum. Fransa'da boyle degildi.
Onlar daha cok bilgi sahibiydiler Turkiye hakkinda.
-Istanbul'da hangi okula gidiyordun?
- Tarhan Koleji'ne... - Cocuklugunda, oyuncaklarla,
kitaplarla odana kapanmisken, kafandaki meslek imaji
neydi?
Isletmecilik. Babamdan etkilenerek, tabii. Isletmecilik
kavrami benim icin patron olmakti.
- Babani hep calisirken gormenin senin
uzerinde biraktigi izlenimler neydi?
- Okuldan sonra hep babamin ofisine giderdik. Beni hep
cok egitmeye calismistir. Isle ilgili daha o yasta pek
cok sey ogretmistir. Ingilizceye ve Fransizcaya agirlik
vermem konusunda beni hep yonlendirmistir. Beni yetistirmeye
calismistir. Is toplantilarina bile girerdim. Idealim
hep babam oldu. Sonra da 11 yasinda Ingiltere'ye yolladi.
- Babanin seni 11 yasinda tek basina
Ingiltere'ye yollamasi cok ilginc...
- Evet. Bir ailenin yaninda kaldim. Evde dokuz tane
kedi ve iki tane kucuk cocuklari vardi. Kedilerin tuylerinin
dokuldugu yerden, cocuklarin yere dusen jelly ve ekmek
dilimlerini yemeleri bana basta cok korkunc gelmisti.
Onun disinda her sey guvenli ve kontrolluydu. Bu evde,
Turkiye'den benimle birlikte uc ogrenci vardi. style="mso-spacerun:
yes"> Onlarla birlikte bu evde kaldim.Ev buyuktu.
Diger cocuklar da benden daha buyuktuler (herhalde 17
falan olmalilar) Okul rahatti. Yaz ve onu takip eden
bir yili, Turkiye'deki yabanci dil hazirlik okulu karsiligi
olarak, cok yogun bir programla Ingilizce okudum orada.
- Kucuk yasta boyle bir tecrubenin
olmasi cok guzel.Peki ilk uc aylik donemden sonra, ikinci
gidisinde Ingiltere'ye nerede kaldin?
- Bu sefer yatili okula gittim.
- Ailenin seni bu kadar erken yasta
yatili okula yollamasi seni ne kadar etkiledi? Zorlandin
mi?
- Pek degil. Cunku annemle babam cok sik olmasa da geliyorlardi.
En buyuk dezavantajim okulun en basarili ogrencilerinden
biri olmamdi. En kucuk cocuk bendim ama Ingilizce'de
en basarili ogrenciydim. Bu yuzden az dayak yemedim
ogrencilerden. Bunun disinda her sey cok guzeldi. 2
yil surdu. Sonra dondum. Bir sure sonra butun aileyle
Fransa'ya gittik. Annemle babam bizimle 6 ay kalip donduler.
Ben kardesimle devam ettim. Evimiz vardi. Babamin arkadaslari
yardim ettiler, destek oldular.
- Evde sizinle birileri kaliyordu
herhalde?
- Hayir, biz ikimiz kaldik.
- O kadar kucuk yasta nasil? Yasal olarak
sakincali degil mi?
- Giris cikislar da evet. Ama her hafta sonu Turkiye'ye
giderdik. Havaalaninda artik bizi taniyorlardi. Kendi
ucaklarimiz vardi (charter'larimiz). Boylece 10 sene
Paris'te yasadim.
- 10 sene kardesinle mi yasadin?
- Hayir. 6 sene birlikte oturduk. Sonra yalniz devam
ettim. Cok guzel zamanlardi.
- Inanamiyorum. Annenle baban tuhaf
olmali. O kadar kucuk yasta sizi Paris'te iki cocuk
olarak yalniz yasamanizi sagladiklarina gore!
- Tuhaf degil. Oyle gerekiyordu. Babam egitimimizin
boyle daha iyi olacagini dusunuyordu.
Arkadaslarim
arasinda cok sevilirdim cunku o yasta kendi evi olan
cocuk pek yoktu
-
Basiniza bir sorumlu da yokmus ama...
- Sorumlulugumuz zaten vardi. Bir sorunumuz olunca,
babamin arkadaslarini ariyorduk ve onlar da yardimci
oluyorlardi. Ama evde yalniz iki kardes kaliyorduk.
Butcem tamamen benim elimdeydi. Her isi kendimiz yapardik.
Bankada bizi taniyorlardi. Cok simariktim. Sonra Sorbonne'de
okudum. Arkadaslarim arasinda cok sevilirdim cunku o
yasta kendi evi olan cocuk pek yoktu, Partiler verirdim.
Hafta sonlari Turkiye'ye gittigimde (bir kac arkadasimda
anahtarim vardi) onlar benim evde kalirlardi.
- Paris'te neredeyse tum gelisme
cagini gecirmissin. 12 yasindan 22 yasina kadar. Cok
onemli bir donem bu. Ozellikle, Paris'te ilk gittigin
ve kardesinle yalniz kaldigin donemden hic unutmadigin
bir anin var mi?
- Cok anim var. Mesela; Paris'te annem-babam ilk alti
ay bizimle kaldiktan ve de Turkiye'ye dondukten sonra,
kardesimle okula ilk gidis gunumuzu unutamam. Bir aksam
kardesimle birlikte okul cikisi eve donmek zorundayiz.
Metro sistemi bana 100 kez anlatilmisti. Londra'da da
metroya binmemistim. Cambridge'de metro yoktu zaten.
Daha once 1-2 kez metroya binmistim -Paris'te- ama annemle
babam yanimdaydi. Neyse, bir sekilde eve gitmemiz lazim.
Ama tamamen kayip durumdayim! Kardesim de yanimda, ondan
da sorumluyum. Gidemiyorum! Gidemedigim icin cildiriyorum.
Neredeyse oturup aglayacaktim. Yukari cikip taksiye
binsem, yanima yeterli para da almamisim. Metroda oylece
beklerken okuldan Andrew adinda bir arkadasi gordum.
Yanimiza geldi. Megerse yanlis bir yere inmisiz. Fransa'da
iki tur metro var: hizli metro ve normal metro. Normal
metro ust katta, hizli metro alt katta. Biz megerse
alt katta inmisiz. Metroyu bulamamamin sebebi buymus.
Andrew geldi -kendisi ilk gun okulda bana sorun cikarmisti-
. O da evine gidiyormus. Bizi yukari cikartti. Eve kadar
kendisi goturdu. Sonradan en iyi arkadasim oldu.
-
Peki bunlardan sonra neden Amerika?
- Melisa'ya asik oldum. Onun icin geldim.
- Tekrar Fransa'ya donelim. Gordugum
kadariyla cok ayricalikli buyumussun. Turkiye'deki arkadaslarinla
iletisimin de zorluklar yasadin mi?
- Yavas, yavas koptuk. Zaten giderek daha az gitmeye
baslamistim. Sorbonne'dan -iki yillik isletme bolumunden-
mezun oldum. Sonra da Finans okudum. Kardesim daha girisimciydi.
Derici dukkani ve camasirhane isletti daha lise yillarindayken...
- Peki simdi nerede yasamak isterdin?
- New York'ta calisip, Paris'te yasamak isterdim.
- O halde New York'a donelim...
- New York'a Subat 1998'de geldim. Yakin arkadasim Darko'yla
birlikte. Onun anne-babasinin evinde kaldim. Babasi
Yugoslavya'nin en buyuk gazetesinin sahibidir. Bir aksam
Darko'yla birlikte bir partiye gittik. Melissa'yla orada
tanistim. Baslangicta hep surtusmelerimiz oldu.
 |
|
Ailesi
son uc yildir bu ciftlikte yasiyor. Ciftlik
evinden ve uzum asmalarindan bir goruntu...
|
- Sizin Izmir-Cesme'de bir ciftliginiz
var, biraz o ciftlik hayatindan bahseder misin?
- Turkiye'deki hayatim, Paris'ten gidislerde, ciftlikte
degil, otellerde gecti, dolayisiyla pek bir ciftlik
hayati yasamadim. Ama evlerimizde hep bahcemiz, bu bahcelerde
annemin gulleri, maydonozlari ve babamin sebzeleri oldu
hep. Bir de Sile'de -hala duruyor-, bir yazligimiz vardi
ve yazlari orada gecirirdik ve orada da annem ve babam
hep sebze, meyve ve cicek yetistirirlerdi.
- Annen calisiyor muydu?
- Hayir, evkadiniydi.
-
New York'taki is hayatin...
- Once okula basladim. Borough College'a gittim. Calismiyordum.
Burada herkes hem ogrenci, hem calisiyordu. Ben calismadigim
icin rahatsizlik duymaya basladim. Calisma iznim de
yoktu (her sey yolu yordaminca olsun istiyordum). Bir
isimin olmamasi artik koymaya baslamisti. Yakin arkadasim
Emsal, Turkish Link'te calisiyordu. Bana bir ceviri
isi verdiler (75,-$ almistim bu ceviri isinden. Uzun
sure harcayamamistim bu parayi. Kazandigim ilk para.).
Bu ceviriyi begenince Egemen bana orada calisma teklifi
yapti. Bir is gorusmesi yaptik ve calismaya basladim.
1,5 sene surdu. Bu arada Egemen, Federasyon'un basina
getirildi. Turkish Link'in yonetimini bana biraktilar.
Sonra beni de Federasyon'a aldilar.
- Burada zorlandin mi?
- Adaptasyon ve karar alma yeteneklerim iyiydi. Bu yuzden
pek zorlanmadim. Turk Gunu yuruyusunu yaptik.
- 2000'de gerceklesen yuruyus bir
karmasaydi...
- Olabilir. Organizasyonda hatalar yapmis olabilirim.
Ama yagmurun yagisi hic beklemedigimiz sonuclar dogurdu.
Yuruyusun karismasina neden oldu.
- Turk Gunu yuruyusu lokal olmayi
kiramadi. Bunun eksikligini cok hissediyorum. 20nci
yil yuruyusunun organizasyon cok daha iyiydi, sistematigi
iyi isliyordu ama ya ruhu?
- Federasyon'un hala finansal gucu sinirli. Her sene
bir Turk Gunu yuruyusunu gerceklestirmeye calismanin
ne oldugunu bilemezsiniz. Lobi gucunuz varsa, cok sey
gerceklestirebilirsiniz. Ayrica buradaki Turkler arasinda
dayanisma da yok. Federasyonun en buyuk gorevi bu dayanismayi
saglamak. "Birlikten kuvvet dogar." Bu dayanismaya
ulasmak su anda imkansiz gorunuyor. Cunku cok dagilmisiz.
Ayrica damga yiyoruz. Her anlamda. Nazim Hikmet seven
birini "sosyalist" olarak goruyoruz; dinine
biraz inanan biri "islamist" oluyor; Turkiye
sevgisini biraz dile getiren biri "ulkucu"
oluyor -buna mehter takimini sevmek de dahil-; "ben
hic birisiyim" diyen de ateist oluyor! Ben Nazim
Hikmet'i de seviyorum, Aziz Nesin'i de. Herseyin fazlasina,
fanatiklige karsiyim.
-
Ama hala yuruyuslerde, Turk kulturu deyince, Mehter
takimini asamadik!
- Turk Gunu Yuruyusune getirilecek hic bir gosteri
Mehter takimi kadar renkli olamaz. Benim Yugoslav esim
mesela, mehter takiminin olmadigi Turk Gunu yuruyusune
gelmiyor! Buradaki bir cok yabanci arkadasim da Mehter
takimi var ise yuruyusu izlemeye geliyor.
Yorum:
Tabii yabancilar, mehter takimini
bizim algiladigimiz gibi algilamiyorlar. Onlara gore
mehter takimi gosterisi; bu kulture ait, renkli, otantik,
tarihten bir sahne misali ilginc bir gosteri. Ancak,
Turk Kulturu yalnizca
Mehter Takimi'ndan ibaretmis gibi de dis dunyaya
tek yonlu yansitilmamali. Her halukarda, gerek Mehter
Takimi gerekse Folklorik danslar, hem orijinal - otantik
olarak hem de modernize edilmis farkli yorumlariyla
teshir edilirse, bu tur uygulamalar modern Turk Kulturu
imajinizasyonuna cok daha etkin ve genis capli bir katki
saglayacaktir.
- Son iki yildir Federasyon'un Genel Yonetmenligi'ni
yapiyorsun. Peki, 10 yil sonra ne yapmak ya da nerede
olmak istiyorsun? Ileriye
donuk planlarin neler?
-
Isletmeci olmak istiyorum. 10 yila varmadan da yapmak
istedigim bir sey var. Aslinda bu esimin yapmak istedigi
bir sey, onun projesi; hatta baslandi bile. O da, bir
not-for-profit organizasyon kurmak. Brooklyn'de, maddi
durumu iyi olmayan lise cagi ogrencilerine universite
oncesi is bulabilmeleri icin "career leadership"
kurslari vermek. Okulla ilgili, isle ilgili onlari dogru
yonlendirmek, yontem ogretmek, yani kisaca hayata hazirlamak
gibi bir sey. Ben bunun kurulmasina destek oluyorum
yalnizca.
 |
|
Izmir-Cesme
otobani yolunun ust kisminda bulunan ciftlikteki
bu kaktus, 150 yasinda ve tarim ogrencilerinin
de inceleme konulari arasina girdi.
|
|