KARANLIKTA HIÇ BIRSEY KALMASIN!...
YERYUZU'muz henuz bir tane!... Onu tahrip edersek baska nereye gidecegiz?
Kis 2002: 8.sayi- **2. Yildonumu**
Isik Binyili-Anasayfa Sanat Ithaf SPONSOR 2nci Yildonumu Mektubu ARSIV
Amac Makale-Deneme-Oyku Roportaj BUGUN Projeler KADRO
Manifesto Siirler Gunce & Dusler Yayincilik Ilkesi Fugen Gulertekin ILETISIM
Çalinan Gamze

Elvan ARPACIK

 

Her sabahki gibi bir sabahti.  Kis mevsiminin getirdigi soguk ve tuhaf hüzne evin serin cansizligi  eslik ediyordu.. Uykusunun hemen dagilmasi için bir sese ihtiyaci vardi. Uzanip radyonun dugmesini cevirdi yorgani tekrar basina cekti bes dakika daha uyumak icin.  Bazen kedisi KIYMIK yatagina gelir uyandirirdi ama bu sabah o da uykuya yenik dusmustu. Adam kalkti,  Kiymik'in tabagina biraz sut koydu. Kedi sütün kokusunu alir almaz gerinerek sahibine uykulu bir bakis firlatti ve tabaginin basina kostu.


Pek çok arkadasinin yaptigi gibi koyu bir kahve içip isin yolunu tutanlardan degildi. Hassas bir yapisi vardi. Çok içki içemez, uzun süre uykusuzluga katlanamazdi. Çay hazir olana kadar tiras olmak için banyoya geçti. Elini dünden uzamis sakali uzerinde gezdirdi. Tiras makinesinin sesi radyonun sesini bastirdi. Kedisi Kiymik ayaklarinin arasinda dolasip duruyordu. Kedi yere dusmus bir tuvalet kagidi rulosu ile oynarken birden dengesini kaybedip takla atarak yuvarlandi. Adamin gozucuyla tanik oldugu bu hareket, ruhsuz donuk ev atmosferi icinde sicak bir nese dalgasi yaratmisti.  Birden gulmeye basladi. Bir yandan da tiras olmayi sürdürüyordu. Ama bir anda aynadaki goruntusunde bir degisiklik dikkatini çekmisti. Sol yanagindaki gamzesi yerinde yoktu. Yuzunu aynaya biraz daha yaklastirdi, biraz daha gulmeye siritmaya calisti ama gamzesi yerinde yoktu iste. Garip dedi kirk yildan beri sol yanaginda durup duran gamze birdenbire yok olmustu. Belki uzun zaman once yok olmustu da  ben yeni fark ediyorum diye dusundu . Çaldirdim herhalde dedi kendi kendine gülerek kahvalti masasina dogru yürürken.  Bir gamze kim tarafindan ne icin calinabilirdi ki? Kahvaltisini hizla gecistirdi. Çalisan pek çok insan gibi hafta içi gunlerde kahvalti keyfini uzun tutamiyordu. Hafta sonlarinda ise  uzun uzun kahvalti masasinda oturur, gazeteleri okur, oglene kadar tembellik yapardi. Çayini yudumlarken  gunluk gazetesine hizlica goz gezdirdi. Saatine bakti, gitme vakti gelmisti. Kiymik'la goz goze gelmek istemedi. Kiymik her zamanki gibi kapinin yanina gelmis, gozlerini kocaman kocaman acmis, yalniz birakilacak olmanin hesabini sormaya calisir  ifadesini takinmisti. Boyle anlarda ayrildigi esinin, unutmaya calistigi son telefon konusmasi aklina geliyordu. "Kedini de  al kendin bak!" demisti esi.


Adam isine gitti, evine dondu, isine gitti evine dondu. Birbirine benzer gunler, birbirine benzer yavaslikta ve hizlilikta gecip gitti. Yine bir hafta daha bitmisti. Her sabah tiras olurken aynaya baktiginda kaybolan gamzesini dusunuyor ama kaybolusuna bir anlam veremiyordu. Bir zaman sonra belki de benim hic gamzem yoktu, ben yanlis hatirliyorum diye dusundu.  Ama kitapliktaki genclik resmi onun yanilmadiginin, eskiden gamzeli oldugunun bir kanitiydi. Ayrica sekiz yasina basan ve annesiyle yasayan kizinin da gamzesi vardi ve herkes gamzesini babasindan aldigini  soylerdi. Oyleyse yanilmiyordu. Vardi ama simdi yok olup gitmisti. Hem nasil unuturdu.  Bir erkek olarak, gamzesini istedigi zaman bir cazibe odagi olarak kullandigi cok olmustu. Hosuna giden kadinlara gamzeli bir gulucuk attiginda, bazi  kadinlarin gozlerinin parladigini, bazi cekingen kadinlarin da  bakislarini kontrol altina almaya cabalayarak  bu sevimli cukura fazla dikkat etmemeye calistiklarini cok iyi bilirdi. Gercekten tuhaf geliyordu gamzesini kaybetmis olmak. Aman son yillarda o kadar cok sey kaybettim ki bir gamze kaybetmisim cok  mu diye dusundu. Ama yine de kafasina takiliyordu. Insan yaslandikca belki kaslari falan eriyordu. O kadar yasli degilim ki. Belki doktorlarin bildigi bir seydir.  Doktor kuzenine sormayi dusundu. Simdi kent disindaydi. Haftaya gelirdi  sundan bundan konusurken lafi yerine getirip sorardi.


Ne is yerindeki, ne de is disindaki arkadaslari  gamzesizligini fark etmislerdi. Olsun o  gamzesinin yoklugunu hissediyor ve neden yok oldugunu cok merak ediyordu . Mutlaka olagan bir aciklamasi olmaliydi bu garip eksikligin.


Sakin sayilabilecek bir is gununun  bitiminde metroya yetisti. Iki durak sonra inecekti ki, onu gordu. Iki daire ustte  oturan, arada bir markette karsilastigi, ama tanismadigi, dalgin bakisli kisa sacli, esmer kadin karsisinda oturuyordu. Cekimser bir gulumsemeyle karisik bir selamlasma oldu. Yolda apartman sorunlari uzerine yakinmalarla dolu, siradan , cok mesafeli bir sohbet gecti aralarinda.  Oturduklari binanin onune gelince, onumuzdeki hafta toplantida biz de bulunalim diye sozlestiler.  Ortak sorunlarimiz icin guc birligi olusturalim  diyerek, birbirlerine iyi aksamlar dilediler.  Aralarinda ayrilmalarina yakin tatli bir sohbet baslamak uzereydi sanki, ya da adama oyle gelmisti ki,   binada oturanlardan biri  iyi aksamlar diyerek onlarin sohbetini sonlandirip gecip gitmisti.


Nefret ettigi, katilmamak icin binbir turlu mazeret buldugu, apartman toplantilarinin  bu defakisine , kendisini apartman sorunlariyla cok ilgiliymis gibi hissederek gidiyordu. Iyi isinmiyorlardi ve o esmer kadin da kendisi gibi sabah ayazinda usuyup duruyordu herhalde. Kendisinden cok, onun isinmasini saglamak icin bu soruna parmak basacakti. "Yaaa bana ne onun dairesi cok soguk oluyorsa, ben de pazar gunleri camasir bulasik yikayan, elektrik supurgesini calistiran, sarisin siskanin gurultusunu cekiyorum," diye dusunuyordu. Bir yandan da sivil dayanisma, toplumsal gorevlerin yerine getirilmesi, v.s gibi kendisinin toplantiya ictenlikle katilmasini saglayacak cagdas nedenler bulmaya  calisiyordu..


Esmer kadin ondan once gelmis etrafindakilerle sohbet etmekteydi. Bekledikleri bir kac kisi daha gelince toplanti basladi. Gizlice birbirlerine destek veriyor, hemen hemen her konuda esmer kadinla gorus birligine variyorlardi. Saatler cabuk gecmis toplanti bitmisti. Yine hicbir sorun cozulememis, herkes her seyden sikayet etmis, kafalar  tartismaktan, gozler uykusuzluktan sismis olarak herkes dairesinin yolunu tutmustu.  Adam ve kadin herkesin kendi dairesine cekildigini fark etmemis hala daha bazi konularda ne yapilmasi gerektigi uzerine adamin dairesinin onunde konusup duruyorlardi. En son yonetici de iyi geceler diyerek ayrildiginda, kadin da  bu ayakustu laflasmaya son verip iki ustteki dairesine gitmek zorunda oldugunu hissetti.


Adam kapisini kapatti. Kiymik'i kucagina aldi. Kiymik cok keyiflenmisti. Kedi uykusu kactigi icin oyun oynamaya baslamisti.  Adam dislerini fircalamak icin banyoya gitti kedi de pesinden kostu. Kiymik oynarken  yine bir cambazlik yapmaya calismis, becerememis,  sampuan sabun gibi bazi arac gereclerin bulundugu raftan kutularla birlikte yuvarlanmisti ve kendi yarattigi gurultuden  urkerek firlamis kacmisti. Adam Kiymik'in bu haline kahkahalarla gulmeye basladi. Gulmesi gecmemisti ki gozu aynaki goruntusune takildi ve saskin  gozlerle aynaya bakakaldi. Kaybolan gamze yerli yerinde duruyordu. Hem de en belirgin haliyle. Isil isil parliyordu gamzesi, iste bak ben buradayim dercesine.  Gamzesine kavusmanin sevinciyle iyice gulmeye baslamis, yuzu gulucuklere bogulmustu. Kendi kendine gulmek aptalca gelse de,  durdugu anda gulmeye baslamanin onune gecemiyordu. Gulmekten yoruldugunda yavasladi , yataginin bulundugu odaya gecti. Ev de eskisi gibi soguk degildi sanki.  Yataga uzanip biraz televizyon seyretmek istedi.  Belki guzel bir film bulurum, bulsam iyi olur diye dusundu. Uykusu kacmisti ama olsun gamzesi yerine gelmisti.


Niye kayboldu ve sonra niye geri geldi acaba dedi kendi kendine.


Gamzesini calanin hayat oldugunu dusundu, calmisti ama yine geri getirmisti. Hayatin bu hirsizligini tahmin etmisti aslinda ama hayati kimseye sikayet edemezdi. Hayatin bir dokunulmazlik zirhi vardi ve herkesin uzerinde hukum suruyordu. Hayatla iyi gecinmenin, olur olmaz her seyini kaptirmamanin bir yolunu bulmaliydi artik.  Yoksa hayat acimasizca pek cok seyini alip goturebiliyordu. Yok yok bundan sonra sen beni degil, ben seni kullanacagim dedi. Bunu nasil becerecegini bilmiyordu ama  hayata kafa tutmak hosuna gitmisti. Acaba esmer kadin sabahlari evden kacta cikiyordu? Gece vakti niye aklina takilmisti insanlarin kacta evden cikip dondukleri. Elinde olmadan gulumsedi. Bir eliyle de sol yanagini yokluyordu gamze yerine duruyor mu diye.

 

Istanbul, Aralik 2001

E-mail: elvanarpacik@hotmail.com

Bu sayi Nazim HIKMET & Ilhan MIMAROGLU 'na ithaf edilmistir.

ISIK BINYILI'nin 8nci sayisiyla IKINCI YILDONÜMÜNÜ kutluyoruz...

Bugune degin katilimlariniz, ilginiz ve desteginiz icin sonsuz tesekkurler...
Dusunsel ve gorsel urunlerinizi yayinlanmak uzere her zaman gonderebilirsiniz... ILETISIM

ISIK BINYILI e-dergi; The Light Millennium, Inc., bunyesinde "kamu yararina yayincilik"
yapmak uzere 17 Temmuz 2001 tarihinde, New York Valiligi'nin onayi ile ve New York
merkezli olmak uzere, ticari amac tasimayan bir kurum statusu kazanmistir.
ISIK BINYILI: AMAC

Yayin Ilkeleri

Sonbaharl-2000

TÜRKCE
Anasayfa

INGILIZCE
Içindekiler

@ ISIK BINYILIi e-dergisi, Bircan ÜNVER tarafindan tasarlandi ve üretildi.
8nci sayi. KIS- 2002, New York.
URL: http://www.lightmillennium.org E-mail: contact@lightmillennium.org