Çalinan
Gamze
Elvan
ARPACIK
Her
sabahki gibi bir sabahti. Kis mevsiminin getirdigi soguk ve tuhaf
hüzne evin serin cansizligi eslik ediyordu.. Uykusunun hemen dagilmasi için bir
sese ihtiyaci vardi. Uzanip radyonun dugmesini cevirdi
yorgani tekrar basina cekti bes dakika daha uyumak icin. Bazen kedisi KIYMIK yatagina gelir uyandirirdi
ama bu sabah o da uykuya yenik dusmustu. Adam kalkti,
Kiymik'in tabagina biraz sut koydu. Kedi sütün
kokusunu alir almaz gerinerek sahibine uykulu bir bakis
firlatti ve tabaginin basina kostu.
Pek çok arkadasinin yaptigi gibi koyu bir kahve
içip isin yolunu tutanlardan degildi. Hassas
bir yapisi vardi. Çok içki içemez,
uzun süre uykusuzluga katlanamazdi. Çay
hazir olana kadar tiras olmak için banyoya geçti.
Elini dünden uzamis sakali uzerinde gezdirdi. Tiras
makinesinin sesi radyonun sesini bastirdi. Kedisi Kiymik
ayaklarinin arasinda dolasip duruyordu. Kedi yere dusmus
bir tuvalet kagidi rulosu ile oynarken birden dengesini
kaybedip takla atarak yuvarlandi. Adamin gozucuyla tanik
oldugu bu hareket, ruhsuz donuk ev atmosferi icinde
sicak bir nese dalgasi yaratmisti. Birden gulmeye basladi. Bir yandan da
tiras olmayi sürdürüyordu. Ama bir anda
aynadaki goruntusunde bir degisiklik dikkatini çekmisti.
Sol yanagindaki gamzesi yerinde yoktu. Yuzunu aynaya
biraz daha yaklastirdi, biraz daha gulmeye siritmaya
calisti ama gamzesi yerinde yoktu iste. Garip dedi kirk
yildan beri sol yanaginda durup duran gamze birdenbire
yok olmustu. Belki uzun zaman once yok olmustu da
ben yeni fark ediyorum diye dusundu . Çaldirdim
herhalde dedi kendi kendine gülerek kahvalti masasina
dogru yürürken.
Bir gamze kim tarafindan ne icin calinabilirdi
ki? Kahvaltisini hizla gecistirdi. Çalisan pek
çok insan gibi hafta içi gunlerde kahvalti
keyfini uzun tutamiyordu. Hafta sonlarinda ise uzun uzun kahvalti masasinda oturur, gazeteleri
okur, oglene kadar tembellik yapardi. Çayini
yudumlarken gunluk
gazetesine hizlica goz gezdirdi. Saatine bakti, gitme
vakti gelmisti. Kiymik'la goz goze gelmek istemedi.
Kiymik her zamanki gibi kapinin yanina gelmis, gozlerini
kocaman kocaman acmis, yalniz birakilacak olmanin hesabini
sormaya calisir ifadesini takinmisti. Boyle anlarda ayrildigi
esinin, unutmaya calistigi son telefon konusmasi aklina
geliyordu. "Kedini de
al kendin bak!" demisti esi.
Adam isine gitti, evine dondu, isine gitti evine dondu.
Birbirine benzer gunler, birbirine benzer yavaslikta
ve hizlilikta gecip gitti. Yine bir hafta daha bitmisti.
Her sabah tiras olurken aynaya baktiginda kaybolan gamzesini
dusunuyor ama kaybolusuna bir anlam veremiyordu. Bir
zaman sonra belki de benim hic gamzem yoktu, ben yanlis
hatirliyorum diye dusundu.
Ama kitapliktaki genclik resmi onun yanilmadiginin,
eskiden gamzeli oldugunun bir kanitiydi. Ayrica sekiz
yasina basan ve annesiyle yasayan kizinin da gamzesi
vardi ve herkes gamzesini babasindan aldigini
soylerdi. Oyleyse yanilmiyordu. Vardi ama simdi
yok olup gitmisti. Hem nasil unuturdu.
Bir erkek olarak, gamzesini istedigi zaman bir
cazibe odagi olarak kullandigi cok olmustu. Hosuna giden
kadinlara gamzeli bir gulucuk attiginda, bazi kadinlarin gozlerinin parladigini, bazi cekingen kadinlarin
da bakislarini
kontrol altina almaya cabalayarak
bu sevimli cukura fazla dikkat etmemeye calistiklarini
cok iyi bilirdi. Gercekten tuhaf geliyordu gamzesini
kaybetmis olmak. Aman son yillarda o kadar cok sey kaybettim
ki bir gamze kaybetmisim cok
mu diye dusundu. Ama yine de kafasina takiliyordu.
Insan yaslandikca belki kaslari falan eriyordu. O kadar
yasli degilim ki. Belki doktorlarin bildigi bir seydir.
Doktor kuzenine sormayi dusundu. Simdi kent disindaydi.
Haftaya gelirdi sundan bundan konusurken lafi yerine getirip
sorardi.
Ne is yerindeki, ne de is disindaki arkadaslari
gamzesizligini fark etmislerdi. Olsun o gamzesinin
yoklugunu hissediyor ve neden yok oldugunu cok merak
ediyordu . Mutlaka olagan bir aciklamasi olmaliydi bu
garip eksikligin.
Sakin sayilabilecek bir is gununun bitiminde metroya yetisti. Iki durak sonra
inecekti ki, onu gordu. Iki daire ustte oturan, arada bir markette karsilastigi, ama tanismadigi, dalgin
bakisli kisa sacli, esmer kadin karsisinda oturuyordu.
Cekimser bir gulumsemeyle karisik bir selamlasma oldu.
Yolda apartman sorunlari uzerine yakinmalarla dolu,
siradan , cok mesafeli bir sohbet gecti aralarinda. Oturduklari binanin onune gelince, onumuzdeki
hafta toplantida biz de bulunalim diye sozlestiler. Ortak sorunlarimiz icin guc birligi olusturalim diyerek, birbirlerine iyi aksamlar dilediler.
Aralarinda ayrilmalarina yakin tatli bir sohbet
baslamak uzereydi sanki, ya da adama oyle gelmisti ki,
binada oturanlardan biri
iyi aksamlar diyerek onlarin sohbetini sonlandirip
gecip gitmisti.
Nefret ettigi, katilmamak icin binbir turlu mazeret
buldugu, apartman toplantilarinin
bu defakisine , kendisini apartman sorunlariyla
cok ilgiliymis gibi hissederek gidiyordu. Iyi isinmiyorlardi
ve o esmer kadin da kendisi gibi sabah ayazinda usuyup
duruyordu herhalde. Kendisinden cok, onun isinmasini
saglamak icin bu soruna parmak basacakti. "Yaaa
bana ne onun dairesi cok soguk oluyorsa, ben de pazar
gunleri camasir bulasik yikayan, elektrik supurgesini
calistiran, sarisin siskanin gurultusunu cekiyorum,"
diye dusunuyordu. Bir yandan da sivil dayanisma, toplumsal
gorevlerin yerine getirilmesi, v.s gibi kendisinin toplantiya
ictenlikle katilmasini saglayacak cagdas nedenler bulmaya
calisiyordu..
Esmer kadin ondan once gelmis etrafindakilerle sohbet
etmekteydi. Bekledikleri bir kac kisi daha gelince toplanti
basladi. Gizlice birbirlerine destek veriyor, hemen
hemen her konuda esmer kadinla gorus birligine variyorlardi.
Saatler cabuk gecmis toplanti bitmisti. Yine hicbir
sorun cozulememis, herkes her seyden sikayet etmis,
kafalar tartismaktan,
gozler uykusuzluktan sismis olarak herkes dairesinin
yolunu tutmustu. Adam ve kadin herkesin kendi dairesine
cekildigini fark etmemis hala daha bazi konularda ne
yapilmasi gerektigi uzerine adamin dairesinin onunde
konusup duruyorlardi. En son yonetici de iyi geceler
diyerek ayrildiginda, kadin da
bu ayakustu laflasmaya son verip iki ustteki
dairesine gitmek zorunda oldugunu hissetti.
Adam kapisini kapatti. Kiymik'i kucagina aldi. Kiymik
cok keyiflenmisti. Kedi uykusu kactigi icin oyun oynamaya
baslamisti. Adam
dislerini fircalamak icin banyoya gitti kedi de pesinden
kostu. Kiymik oynarken yine bir cambazlik yapmaya calismis, becerememis,
sampuan sabun gibi bazi arac gereclerin bulundugu
raftan kutularla birlikte yuvarlanmisti ve kendi yarattigi
gurultuden urkerek
firlamis kacmisti. Adam Kiymik'in bu haline kahkahalarla
gulmeye basladi. Gulmesi gecmemisti ki gozu aynaki goruntusune
takildi ve saskin gozlerle aynaya bakakaldi. Kaybolan gamze yerli yerinde duruyordu.
Hem de en belirgin haliyle. Isil isil parliyordu gamzesi,
iste bak ben buradayim dercesine.
Gamzesine kavusmanin sevinciyle iyice gulmeye
baslamis, yuzu gulucuklere bogulmustu. Kendi kendine
gulmek aptalca gelse de,
durdugu anda gulmeye baslamanin onune gecemiyordu.
Gulmekten yoruldugunda yavasladi , yataginin bulundugu
odaya gecti. Ev de eskisi gibi soguk degildi sanki.
Yataga uzanip biraz televizyon seyretmek istedi.
Belki guzel bir film bulurum, bulsam iyi olur
diye dusundu. Uykusu kacmisti ama olsun gamzesi yerine
gelmisti.
Niye kayboldu ve sonra niye geri geldi acaba dedi kendi
kendine.
Gamzesini calanin hayat oldugunu dusundu, calmisti ama
yine geri getirmisti. Hayatin bu hirsizligini tahmin
etmisti aslinda ama hayati kimseye sikayet edemezdi.
Hayatin bir dokunulmazlik zirhi vardi ve herkesin uzerinde
hukum suruyordu. Hayatla iyi gecinmenin, olur olmaz
her seyini kaptirmamanin bir yolunu bulmaliydi artik. Yoksa hayat acimasizca pek cok seyini alip goturebiliyordu.
Yok yok bundan sonra sen beni degil, ben seni kullanacagim
dedi. Bunu nasil becerecegini bilmiyordu ama
hayata kafa tutmak hosuna gitmisti. Acaba esmer
kadin sabahlari evden kacta cikiyordu? Gece vakti niye
aklina takilmisti insanlarin kacta evden cikip dondukleri.
Elinde olmadan gulumsedi. Bir eliyle de sol yanagini
yokluyordu gamze yerine duruyor mu diye.
Istanbul,
Aralik 2001
E-mail:
elvanarpacik@hotmail.com
|