|
Sanatcinin
Çikmazi
Elvan
ARPACIK
Sanatin
icinde ve sanat olaylarinin yakindan izleyicisi olmamakla
beraber bazi olgulari gormezden gelemiyorum. Aklima takiliyor,
zaman zaman kafami kurcaliyor
ama dogru durust bir aciklama bulamiyorum.
En azindan beni tatmin etmiyor akil yurutmelerim.
Sanati genel olarak ele aldigimizda yasamin bir parcasi
olarak dusunuyorum. Bunun bir sonucu olarak da sanat yasamin
icinde hatta zaman zaman yasamin ta kendisi bile olabiliyor.
Türkiye
genelinde dogru olmayabilir ama buyuk kentlerde sanat
gercekten de yasamin icinde. Sanat etkinlikleri cok.
Izlemeyenler, ilgi duymayanlar bile iyi bir mimarin
elinden cikmis bir isyerinde çalisiyor olabilir,
okudugu brosur veya derginin tasarimina saskin bakakalabilir.
Demek ki hepimiz oyle ya da boyle sanatin icindeyiz.
Sanatin bu denli icindeysek sanatin yaraticisi sanatciyla
da beraber yasiyoruz demektir.
Her
ne kadar sanatci kendi evreninde yasiyorsa da...
Uygarlik
gelistikce, ulkelerin ekonomik ve kulturel duzeyi arttikca
toplum bireylerinin sanata ilgisinin arttigi ya da artirildigi
gercegiyle yuz yuzeyiz.
Peki
bu memnuniyet verici duruma daha yakindan dikkatle bakarsak
neler gorebiliriz. Her sey gorundugu gibi mi? Yoksa
bir karmasa ve cikmaz mi soz konusu!
Bana
kalirsa hem karmasa hem de olaganustu
bir cikmazin icindeyiz. Cikmaza suruklenmek ve
karmasa sanatin olmazsa olmaz kosullarindan. Sanat ne
kadar tukense de, yasam surdukce kullerinden yeniden
dogan kus
olarak kendi doneminin tanigi, yorumlayicisi, tezi ve
antitezi olmayi surdurecek cunku yasamin bir parcasi
.Oyleyse gunes dunyayi aydinlattigi surece var olacak.
Evet
sanatin cikmazlari sonsuza dek surecek belki.
Peki
sanatcinin cikmazi ne olacak?
Eskiden
elit kesimlerin desteginde, himayesinde kendine ozgu
kurallariyla var olan sanatci, bugun egitim ve ögretimin
goreceli de olsa topluma yayilmasiyla, her kesimden
insanin yeteneklerini degerlendirmek istemesiyle, sonsuz
bir yelpazeye donusmus durumda. Bu cok guzel degil mi?
Insanlar sanatci olmak istiyor, gencler sanatci olmak
istiyor. Yaraticiliklarini fark ediyor veya ettiriliyorlar.
Her neyse buraya kadar hepsi hos. Peki sanatcilarin
pek cogu neden mutsuz? Yoksa mutlular da ben mi mutsuz
gibi algiliyorum onlari?
Oyle derinlere
inip varolussal felsefeye dayandirmaya hic niyetim yok.
Sanatci
manevi acidan her ne kadar tatmin olsa da, yasamin her
yirmi dort saatte tekrarlanan bir düzenegi var.
Beslenmek, uyumak, saglik v.s.gibi. Bunlar sanatla degil,
parayla karsilaniyor .Sanatcilarin hepsi kazanclariyla
gecinebiliyorlar mi? Hic sanmiyorum.
Yakin zamana kadar toplum desteginin yetersiz oldugunu
dusunuyordum. Ama gerek Beyoglu'ndaki gozlemlerim, gerekse
New York'tan gelen haberlerden edindigim bilgiler, beni
tuhaf bir dusunceye yoneltti. Daha dogrusu sanatcinin
sanatsal problemlerinin yanisira ekonomik bir cikmazin
icinde de oldugunu hissettirmeye basladi. Ornegin New
York'ta herkes sanatci, pek cok insan sanatini tanitabilecegi
ozgur ve verimli ortamda yasamak icin Amerika'ya gidiyor.Ama
neredeyse tamamina yakini sanatlari disinda islerle ugrasiyor.
Ayni olcude olmasa da, Beyoglu'nda da (Turkiye'den olcu
olarak Beyoglu simgesini kullaniyorum) ayni durum soz
konusu. Gelecege yatirim yapan, yeni yetisenler bir yana,
sanatcilarin bir cogu ya bir barin isletmeciligini ustleniyor
ya baska bir isin pesinde kosuyor, sanatciliginin disinda
pek cok ise girip duruyor. Cunku sanatiyla yasayamiyor
buna karsin sanatci sayisi giderek artiyor. Yalnizca NewYork'ta
yuzbin dolayinda sanatcinin varligindan soz ediliyor.
Hepsi sanatci olarak nitelenemez kuskusuz oyleyse ellibin
kisi diyelim. New York'un nufusunu bilmiyorum ama (8 milyon
olsun) bunca sanatciyi besleyebilir mi? Bence hayir. Gerceklesebilseydi
zaten hepsi sanatlarini icra ediyor olurdu, tersine gecinmek
icin her turlu isde çalisip duruyorlar.
Türkiye'de
durum daha beter. Insanlar temel gereksinimlerini karsilar
karsilamaz sanatla ilgilenmeye basliyor. Bu dogal bir
itilim ve genellikle egitim seviyesi yukseldikce bu
egilim de artar. Insanin tinsel bir yani vardir cunku.
Yasamin dertlerinden bikan, kendine yeni bir dunya arayan
ya da nedensiz olarak sanata yonelen her insan, bir
sure sonra urettiklerinin karsiligini parasal olarak
da almak istiyor. Ekonomik acidan iyi olanlar durumu idare ediyor ama calisarak
yasamini surdurmek zorunda olanlar, kendilerini yasamin
dogal bazi sorunlarinin yaninda bir de para kazanma
guclugu icinde buluyor. Hem sevmedikleri isleri yaparak
kendilerine yabancilasiyor hem de sanatlariyla ilgilenecek
zamani bulamiyorlar. Cunku sanatci yirmi dort saat sanatcidir,
aksamlari ya da hafta sonlari sanatci olmak zordur.
Evet guclukler yerine gore sanatciyi besler ama sureklilik
gosterdiginde bikkinliga ve bezginlige goturur . Tabii
burada sanatla hobiyi karistirmamak gerekir. Onlar bos
zamanlarinda resim muzik ya da neye gonul vermisse onunla
ugrasabilir. Bu sanatci tanimina giremez zaten.
Yeniden
New York ornegine donersek rekabet de soz konusu, ustelik
inanilmaz boyutlarda bir rekabet. Sonu gelmez bir maraton
New York'ta sanatci olabilmek. Bu korkunc varolus savasi
sanatin (katharsis ) aritici yonunu fazlasiyla torpuluyor.
Cok basarili da olsa medyatik bir sanatcinin yapitiyla
basbasa kaldigimda ister istemez o sanatciyla ayni duzeyde
olan ama toplumun tanimadigi sanatcilari dusunuyor,
ortamin barisci havasinin ardinda yatan korkutucu hirsi,
yipranmisligi hissedip uzaklasiyorum.
Iste
dile getirmeye calistigim bu celiskileri ne Marksizm,ne
Kapitalizm ne Budizm ne de baska bir dunya gorusu simdilik
bir çozume ulastiramiyor. Toplumun %50 si sanatci
olmak icin caba sarf ettigi zaman geri kalan %50 ne
kadar destek olursa olsun oteki yariyi gecindiremez.
Herkes sanatci olursa ne olur onu bilmiyorum. Kendi
icinde bir denge kurulur belki bilemem. Belki insani
mutlu eden baska bir dunya duzeni ya da kontrol edilebilir
bir kader akisi insanlari bu dunyanin disinda bambaska
bir dunya olan sanatin cekim gucune kapilmaktan birazcik
da olsa alikor. Yasamin dogal akisi icinde sanat, insanin
kendisini gelistirmesi, yasami anlayabilmesi belki mutlu
olabilmesi acisindan tinsel dunyada yerini alir. Ozetle
meslek olmaktan cikar. Yakin gecmiste sanatci gecim
sikintisi cekerdi, toplum onlari anlayamiyor ve degerlendiremiyordu.
Simdi sanatlariyla gecinenler yine ac sayilir. Bugun
de ac kalmamak icin baska isler yapmak zorundalar. (bazilarinin
elinden de hicbir is gelmeyebilir.) Toplumda sanatci
ve sanat tuketicisi dengesi her zaman her donemde sanatcinin
aleyhine olmustur.
Sanatcinin az
yetistigi donemde
sanatci, toplum tarafindan yalniz birakilmis ya da belirli
cevrelerin destegi ile hayatta kalmis. Egitimin artmasiyla,
sanatciyi bu kez toplum desteklemekte, anlamaya calismakta
olsa bile sayisal cokluk karsisinda sasirip, belli basli
birkac ismi sanatci olarak degerlendirmeyi tercih etmekte
. Bu da saf sanat sevgisi ve duygusu disinda piyasa ve
medya yonlendirmeleriyle olmakta kuskusuz. Ayrica isin
bir de yatirim hesaplari kismi da var. Bagimsiz, kendi
degerlendirmesini kendi yapabilen, ya da ilgi duydugu
bir seyi yalnizca duydugu ilgiden oturu degerlendirenlerle
bu sanatci sayisini dondurebilmek mumkun gorunmuyor. Bu
nedenle pek cok yontucu, mimari yan isler yapmak zorunda,
pek cok ressam grafikerlik, dekoratiflik ya da benzeri
yan islerden ekmegini kazanmaya calismakta. Bir garson,
bakiyorsunuz okulunu bitirmis ya da ilgi duydugu icin
kendisini gelistirmis, resim yapiyor, Ortakoy'de bir atolye
tutmus. Atolyesinin kirasini ,boya masraflarini, arada
bir resim satarak, yani duzenli giderleri duzensiz ve
cok yetersiz kazanclarla saglayamaz. Belki cok ileride
bir resim piyasasi edinecek ya da edinemeyecek kimbilir?
Aslinda bana
ne onlar kendileri secmis kendi yollarini bir bildikleri
vardir herhalde diyorum ama pek oyle de degil gibi geliyor
bana. Cunku etraftakiler de onlara karsi bir sorumluluk
hissediyor, mutsuzluklarina uzuluyor. Cunku desteklenemeyen
sanatcinin sanatini gelistirmesi de bir hayli zordur.
Cok yetenekli olmasa da su ya da bu sekilde desteklenen
bazi sanatcilarin, yeteneklerinin ustune cikabildiklerine
ben yakindan tanik oldum. Iste cagimizda sanatcinin sanatsal
olmayan bir baska cikmazi da bu saniyorum.-
- - - -
E-mail: elvanarpacik@hotmail.com
Illustrasyon:
M.K.PERKER |