|
Pelagia
ANGELOPOULOU: "Biz sanatçilar,
kalici ve gerçek
eserler yaratmak istiyorsak, köklerimize,
geleneklerimize
oldugu kadar evrensel degerlere de saygili olmak
zorundayiz."
(Bruksel,
Mart 2002) Pelagia Angelopoulou
("Pelly") Atina'da dogdu. 1974 yilinda onur
belgesiyle mezun oldugu Atina Güzel Sanatlar Universitesinde
resim, sanat tarihi ve mozaik tahsili yapti. 1984 yilinda
ayni üniversitede mozaik dersleri vererek ögretim
görevlisi oldu. Bir yil sonra Profesör ünvanini
aldi ve 1993 yilina kadar bu göreve
devam etti. Pelagia Angelopoulou geleneksel mozaik
teknikleri ile heykel ve resim sanatinin özelliklerini
yeni ve daha çagdas bir sanat dalinda birlestiren
özgün bir sanatçi.
Pelly'nin
, insanin ilk görüste yakinlik duyacagi bir
yapisi var. Sicacik bir gülümsemenin aydinlattigi
yüzü, koyu renk saçlari, koyu renk gözleri ile
karakteristik bir Akdenizli; kolayca arkadas
olunan, hemen yakinlik duygusu uyandiran ender kisilerden
biri.. Pelly ile Brüksel'deki apartimaninda sanat
ve mozaik konusunda sohbet ettik :
"Bizim
sorunlarimiz devletlerimizin ve politikacilarimizin
sorunlaridir, halkin gerçek duygularini yansitmazlar.
Milliyetçi olmadan kimliklerimizi korumali, milliyetlerimizle
övünmeli, kültürlerimize, geleneklerimize
sahip çikmayi ögrenmeliyiz." Anneannesi
Izmir'li olan Pelagia Angelopoulou böyle düsünüyor.
Pelly mozaik sanatini nasil tanimlayabiliriz?
Mozaik
görsel sanatlardan biri ama digerlerinden çok
farkli. Resim degil, heykel de degil. Tamamiyle farkli
birsey. Belki heykel ve resimin karisimi bir sanat.
Küçük tas küpleriyle yapiliyor,
resimle kiyaslandiginda çok daha özel ve
güçlü bir tasarimi var.
Çevremde
boy boy yapitlariniz var. Gördügüm kadariyla
yalnizca farkli büyüklükte tas küpleri
degil, cam parçalari, siseler, teneke kutular,
hatta koka-kola kutulari ve baska maddeler de kullaniyorsunuz,
bu mozaik sanatinin modern bir uygulamasi mi?
Evet,
kendi stilimi gelistirmeye çalistim. Önce
Atina Güzel Sanatlar Üniversitesinde resim
ve mozaik okudum, daha sonra mozaik dersleri verdim,
mozaik üzerinde çalismaya baslayali neredeyse
30 yil oldu. Ilk basladigimda kendi tarzimi geliitirmeye
çabalarken bu malzemeyi seçtim, çünkü
henüz kesfedilmemisti. En gelismis mozaikler 15.
yüzyila aittir. Ben de geçmise gittim, ögrendim,
dinledim, tüm yapitlari görmeye çalistim,
Ya antik mozaiklerin bulunduklari yerlere gittim ya
da görüntülerinden inceledim. Kafamda
birkaç model olusturdum, sonra gördüklerimin
etkilerini uygulamaya ve kendi üslubumu yaratmaya
çalistim, bu da resim, heykel ve mozaik karisimi
birsey oldu. Daha çagdas birseyler yapmak istedim
ve mozaikin günümüzdeki yeni yapi stilinin
basit ve açik çizgileriyle çok
iyi bagdasacagini düsündüm. Yeni
yapilarin büyük duvarlarini süslemek
için mozaik kullanmanin iyi bir fikir olduguna
inaniyorum. Ayrica büyük sirketler reklam
istiyorlar, sanat da zamaninda krallarin, imparatorlarin
düsüncelerini tanitmak amaciyla kullanilmis.
Günümüzde krallar, imparatorlar yok,
ama büyük sirketler var. Kendilerini nasil
tanitacaklar? Büyük reklam panolari herzaman
hos ve estetik olmayabiliyor.
Reklam ayni zamanda bir sanat eseri olabilir,
iste bu düsüncelerden yola çikarak
ise koka-kola ile basladim, bir yapitimi satin aldilar,
sonra Yunanli bir sarap firmasi ile devam ettim, ve
sevdim bu isi..
Evet, gerçekten çok güzel ve alisilmisin
disinda çalismalar. Bazi yapitlarda asil çehreler
görüyorum, çok etkileyici ifadeleri
var, kimler bunlar?
Herseyden
önce sunu söylemek isterim, portre çalismalarim ile koka-kola
gibi çalismalarim metod olarak çok farklidir.
Böyle farkli metodlar uygulamayi çok seviyorum,
çünkü bir stilden ötekine siçramak
sanatçi olarak iddiali bir çalisma oluyor
benim için. Gördügünüz
yüzler portre çalismalarim. Portrelerin
bir hikayesi vardir. Yani belli bir kisiye ait olduklari
için farkli bir ifadesi, bir anlami vardir. Buradakilerin
çogu sembolik kisiler. Örnegin buradaki
Azize Helen, digeri Aziz Konstantin..her iki portre
de siparis. Her ikisi de aziz olmakla beraber ayni zamanda
politikaci idiler yani tarihi önemi olan kisiler,
dolayisiyla tarihi önemlerini sembolize eden tüm
unsurlari, yaptiklari isleri, önemli eserlerini
portrelerine yansitmaya çalist]im. Surada gördügünüz
Eros'un sembolü. Eros eski Yunanistan'da bir tanri,
ama bugün bile aski sembolize eder, Eros adini
duyunca akliniza ask gelir. Eros'un kanatlari vardir,
kanat yalniz eski Yunan kültürüne ait
bir figür degil, her kültürde var, Bizans
sanatinda da, dogu kültüründe de var,
dolayisiyla eski bir Yunan tanrisi olmaktan çok
bir sembol olmus artik.
Bizans
mozaiklerinden söz ederken, bunlarin Anadolu'ya
ait olduklarini söyleyebilir
miyiz?
Gayet
tabii..Bizans sanati Dogu'da gelismistir. Dogu ve Bati
Bizans mozaiklerini kiyaslarsaniz, çok farkli
olduklarini görürsünüz. Bu Dogu
ve Bati kültürünün farkidir. Hangisinin
daha güzel oldugunu söyleyemem ama farkli
olduklarini rahatça söyleyebilirim.
Mesela
Ravenna'daki (Italya) St.Vital kilisesinin mozaikleri
ile Aya Sofia'dakiler tamamiyle farkli'dir. Ayni sekilde
Yunanistan'daki ünlü Theodora mozaikleri ,stil
olarak imparatoriçe Aya Sofia'nin mozaiklerinden
farklidir, renk kavramlari, sembollerin soyutlugu apayridir.
Ben Dogu kültürünü daha sembolik
buluyorum, bati kültürünü daha entellektüel,
dogununkini daha ruhani buldugumu söyleyebilirim.
Anadolu'da
çini de önemli bir sanat dali. Çini
sanati konusunda neler düsünüyorsunuz?
Evet,
çinileri gördüm ve çok begendim.
Çogu zaman dekoratif desenlerinden ve renklerinden
esinlenmisimdir. En çok da mavi'nin
hakimiyetini begenirim, bana Yunanistan ve Türkiye'nin
denizini, günesini animsatir. Bir kuzey ülkesinde
yasadigim için bazan onlarin isigina ihtiyaç
duyuyorum. 5. yüzyil'da Pella'da (Büyük
Iskender'in dogdugu yer) mozaik sanati baslarken,
çok benzer bir sanat dali da Mezopotamya'da
görülmeye baslamisti. Asur tapinaklarinin
üstünde görülen bu sanat cam mine
islemeleriyle yapilan çini islemeleriydi. Anadolu
çinileriyle aralarinda büyük benzerlik
vardir.
Hiç
Türkiye'ye gittiniz mi?
Evet, 1972'de Izmir'e gittim ve gerçekten
çok sevdim oralari, hiç yabancilik çekmedim,
çevredeki bütün antik yerlere gittim.
Hatta Efes'teki müzenin bekçisi benimle
Yunanca konusunca çok sasirmistim.
Türkiye ile aile baglariniz var mi?
Evet, anneannem Izmir'li idi.
Hala
Izmir'de yasayan akrabalariniz var mi?
Hayir,
anneannem Izmir'de dogmus bir Yunanli idi, 1922'de Atina'ya
gelmisti. Türkçe konustugunu hatirliyorum, Türk geleneklerini her zaman korudu, Türk yemekleri
pisirirdi. Türkiye'deki dostluklarindan, arkadaslarindan
özlemle söz ederdi.
Dogu
ve Bati'yi konusurken aklima geldi, Japonya'da çok
basarili bir sergi açtiginizi biliyorum. Dünyanin
bu "en dogusu" ne gibi izlenimler birakti
sizde?
Oraya gittigim zaman kendimi çok rahat hissettim, kültürlerimiz arasinda benzerlikler
oldugunu gözlemledim. Davranislari, insan iliskileri
bizimkilere çok benziyor. Bizler vermeyi almaktan
daha çok severiz, misafire deger veririz, yedirip
içirmeyi severiz. Japonya'da gerçekten
bu rahatligi hissettim.
Neden
Belçika'da yasiyorsunuz?
Belçika'ya
ilk kez kardesimi ziyarete gelmistim, daha sonra Avrupa
Parlamentosu'nda bir sergi açma sansim oldu.
Sonra Brüksel Belediyesi'nin düzenledigi baska
bir sergi yapildi.
Böylece degisik milletlerden birçok
insanla tanisma firsatini buldum, burada ve Almanya'da is iliskileri gelistirdim. Birçok
Türk arkadasim var burada, yakin arkadaslarim onlar.
Brüksel'in uluslararasi ortaminda yasamaktan
memnunum.
Yunanistan'da
sergi açt'niz mi?
Gayet
tabii. Meslek yasamima orada basladim, Atina Üniversitesi'nde
hocalik yaptim. O sirada iki tane önemli sergi açtim.
Devlet müzesinde ve özel müzelerde yapitlarim
bulunuyor.
Geçen
ay Atina'da bir sergim vardi. Ama
ben baska insanlarla da iliskilerimi gelistirmek
istiyorum.
Baska
hangi ülkelerde sergi açtiniz?
Hollanda,
Almanya, ABD ve Japonya'da sergiler açtm.
Türkiye'de de sergi açmak
ister miydiniz?
Evet,
gelenekle çagdas mozaik sanatini biraraya getirebilecegim
bir sergiyi Istanbul'da açmayi çok isterdim.
Isik
Binyili araciligiyla, Türk halkina, Türk sanatçilarina
bir mesaj göndermek ister misiniz?
Sunu
söylemek isterim: Her zaman var olan dostlugumuzu
daha da gelistirmeliyiz. Devletlerimiz arasindaki politik
sorunlar halklarimizin gerçek duygularini yansitmaktan
çok uzak. Kimliklerimizi korumali, milliyetçi
olmadan milliyetlerimizle
onur duymali, kültür ve geleneklerimize sahip
çikmaliyiz. Sanatçilar olarak, gerçek
ve kalici eserler yaratmak istiyorsak, köklerimize,
geleneklerimize oldugu kadar evrensel degerlere de saygi
duymak zorundayiz.
Mozaik Resimler:
Pelagia Angelopoulou
_
_ __ _
Emel
Uresin, Bruksel, Mart 2002
E-mail: emel.uresin@belgacom.net
|