|
Bir
Kurbaga Kadin Oykusu:
Açlik ve Susuzluk Üzerine
m. Çevik ARIKAN
Bir varmis bir yokmus, evvel zaman
içinde kalbur saman içinde, deve tellal
iken, pire berber iken ben Emine Nene'min besigini tingir
mingir sallar iken 'Ben' kurbaga kadin varmis.
Kurbaga kadin bir gün içinden geldigi
gibi davranmis ve bir yazi yazmis. Daha sonra bir yazi daha, bir daha yazmis.
Bu yazdiklarini da yazinin kaynagina geri yollamis.
Cevap beklemis.
Kaynak çok ugultulu ve coskuluymus.
Onun yazdiklari orada okunuyor muymus? Bilememis. Ama olsun demis kurbaga kadin ben içimden
geleni kaynaga bosaltiyorum ya gerisi benim için
önemli degil. Hadi bir tane daha yazayim.
Bu sirada kurbaga kadinin karni acikmis.
Kurbaga kadin baslamis 'açlik nedir?'
diye düsünmeye.
Açlik basina bela bir dertmis. Açliktan gözü bile dönebilirmis.
Öyleyse demis kurbaga kadin, açligima
bir çare bulmaliyim.
Belki de istahimi kapatmaliyim. Ama bu böyle olmaz, açlik
doyurulmadikça istahim kapanmaz! Kurbaga kadin
düsünmüs karninin nelere aç oldugunu:
Ahh demis söyle bir su böregi olsaydi,
ya da eriste pilavi, yaninda da taze badem, çukulata
ve muz olsaydi
bir güzel bikmadan yerdim.
Ben bu çok sevdigim yiyeceklerden neden
bikmam ki? Hergün yesem doymam? Doymaz miyim? Ben demis kurbaga kadin ben eger gerçekten
aç olsam ne bulursam yerim. Karnimi doyurmak için neler neler
bulurum. Peki
ben baska nelere açim, ahh benim aç basim!
Kurbaga kadin onca yemek hayalinden sonra birden susamis. Ama susuzlugumu gidermek için sudan baskasini içemem
demis. Susuzlugum açligimdan daha can alici bir derttir.
Ben daha çok okumaya ve yazmaya susuzum. En iyi bildigimi sandigim, okuyup yazdigim bir dilim var o
da Türkçe ama Türkçe ile yazilmis
bütün yazilari daha okuyup bitirmedim.
Yazdiklarim da gerçekten ne düsündügümü
ve anladigimi anlatmaya yetmiyor. Üstelik susuzum okumaya yazmaya diye diye bir de Ingilizce
ögrendim ama Ingilizce'si ana dili olanlardan farkli
düsünüyorum. Önce onlar gibi düsünmeyi ögrenmezsem Ingilizce'yi
de onlar gibi yazip onlar gibi okuyamiyorum.
Bir ahh çekmis kurbaga kadin ve onlar
gibi Ingilizce'yi su gibi okuyup yazamadigina hayiflanmis.
Susuzum çünkü Arapça yazilmis
bir dinim var ben Arapça da bilmiyorum.
Dogdugum derelerde bu dille yazilmis dualar ezbere
su gibi okunur.
Yüzlerce sayfa, sure, ayet!
Peki bu diller ne der?
Söyleneni kulak isitmeyince, kulagin isitmedigini
akil anlamayinca nereye gider onca söz? O zaman kalbimin açligini, susuzlugunu
nasil giderebilirim?
Ah bu susuzluklarim ve açliklarim! Ben bir kurbaga kadinim! Iste bu yüzden dere dere asip kaynagimi ariyorum.
Kurbaga kadin birden açligini da susuzlugunu
da unutup yüzmeye baslamis. Yüzmüs yüzmüs yorulmus.
Sirt üstü suda yatip kollarini ve bacaklarini
açmis ve bütün agirligini suya öylece
birakivermis.
Durgun suda böylece yatmanin keyfine varmis. Öylece
suyun içindeki sessizlikte gökyüzü
ne kadar güzel, bulutlar ne kadar hos, kuslar ne
kadar canli ve civil civil, günes ne de sicak ve
su yumusacik diye düsünmeye doyamamis.
Bir dalga gelinceye, onun keyfini bozuncaya kadar
oracikta yasamla kaynasmis.
m.
Çevik ARIKAN, 17
Subat 2001 |