|
Gecmisten
Ders Almak...
Kimi
günler bir öncekine, veya daha yakin geçmisimizde
olanlari nasil hatirlatiyor bilemezsiniz. Dün
sabah iki haber, iki kapi arasinda Türkiye'de yeni
bir deprem dediler.
Hani
irak olanin akli da uzakta olur ya... Biz de öyle
devekusu gibi kafamizi kuma gömerek haberi unuttuk.
Taa ki, aksam haberleri için televizyonun karsisina
oturana kadar...
Türkiye'nin kaderi günümüzü
yasamak ve geçmisten ders almamak! Bir yil boyunca
yok Mimarlar. Yok Mühendisler! Yok Taseronlar!
Yok Müteahhitler! Yok çalinti çimento!
Yok eksik demir! Yok su! Yok bu! Denildi. Savcilar ve
hukuk devreye girdi. Yüzlerce kisi göz altina
alindi. Mahkemeler, davalar, sayfalarca dosyalar...
Sonunda iki yil geçti ve sanki deprem unutuldu.
Unutuldu
derken gazetelerde deprem zedeler ile ilgili yazilar
çikmiyor mu? Çikiyor. Ama bunlar hiçbir
seyi degistirmedi. Insaatlar hala eskisi gibi kartondanmisçasina
yapiliyor. Ilk sallantida binalar yine karton kutular
gibi devriliyor. Insanlar beton yiginlari altinda kaliyorlar
ve ölüyorlar. Bu da yetmiyormus gibi depremlerin
de ardi kesilmiyor.
Tabia'ti
da kendimize çevirecek halimiz yok ya!
Umursamaz
zaten kimin nerede oldugunu. Nerede yasadigini. Nasil
yasadigini.
Hiç
mi ders almadik? Milli servetimizin büyük
bir kismi vurdumduymazligimizdan heba olup gidiyor.
Kimse de, dur bre kardesim. sunun surasindan tutarsak
belki millet olarak biraz daha az kaybimiz olur. Birkaç
kisinin daha az caniyanar. Birkaç kisi telef
olmaz diye düsünmüyor.
Tamamen
bencillestik. Tüketim ekonomilerinin en kötü
taraflarini kendimize mal ettik. Iyi taraflarini da
bertaraf.
Kisiligimizi,
kökenlerimizi, egitimimizi unuttuk. Kendimizi saldik
bir batilasma (hani iyi de olsa) kampanyasinin içine
gidiyoruz.
Yanlis
politikalar neticesinde ülkemizin dogusunu kalkindirmayi
unuttuk. Yolunu, elektrigini, suyunu yarim yamalak verdik.
Demiryoluínun bir ülke ekonomisinde oynadigi
rol'ü gözden uzaklastirdik. Egitimimizi gerilettik
ve simdi de gerçeklere bakamayan, okumasini bile
bilmeyen, Türkçe'den uzak bir nesil yetistiriyoruz.
Hep negatif olacak degiliz tabii. Ama bunlarin içinde
basarili olanlar var ise, basarilari tamamen kendilerine
ait.
AB
üyeligi süreci çerçevesinde
bir takim girisimler reformlar yapiliyor. Yapilmaya
çalisiliyor. Bunlar ancak disariya dönük.
ihtiyaçlarimiz öncelikle iç reformlar.
Anayasanin
iki-üç maddesinde degisiklik yaparak bir
yere gidemeyiz.
Kanunlarimizin
asra uymasi gerek. Eski kanunlarin orasini burasini
degistirerek adaptasyon yapmak yanlis oluyor. Sistemin
kökten bir reform'a, yenilenmesine gerek var.
Idare
edenlerin ve edeceklerin de ayan beyan ortada olmalari
dolaplarinda iskeletlerin bulunmamasi gerekiyor. Yani
yeni nesil bir Politikaci gerekiyor.
Bu
politikaci nasil olacak sorusuna da cevap vermek biraz
uzun zaman alabilir. Ama her seyden önce halkina
dönük, halkina açik, dogru ve dürüst
olmasi sarti var.
Ülkemizin,
halkimizin degerlerini bilmesi geregi var. Içten
ve sadik bir demokrat olmasi sarti da birinci sirada.
Lakin böylesine bir insanin da öncelikle belli
bir egitimin içinden gelmis olmasi sarti da var.
Geçmisten
ders almak dedik. Geçmisimizde de eksikliklerimiz
var. Alacagimiz dersleri de bunu göz önünde
tutarak bellememiz gerek.
Selcuk
PERIN,
Bruksel,
4 Subat, 2002, E-mail: smperin@brutele.be
|